| Zamanlama doğruysa, birinin tereddüt etmeden bir hamle yapması gerekiyor. | Open Subtitles | وعندما يكون الوقت مناسب أحدنا يجب أن يقوم بخطوة بدون تردد |
| O kadına bir şey yaptığını öğrenirsem seni tereddüt etmeden polise veririm. | Open Subtitles | إن علمت أنك فعلت شئ لتلك المرأة، سأُسلمك للشرطة. بدون تردد. |
| Halkın için tereddüt etmeden bunları yaptığında gerçek bir kral olacaksın. | Open Subtitles | حين تقوم بهم لشعبك دون تردد حينذاك ستكون ملكاً حقاً |
| 10 sene boyunca birlikte sıkı sıkıya birlikte olmanız hiç tereddüt etmeden... | Open Subtitles | حقيقة أنكم سوياً لمدة 10 سنوات تقفان بجانب بعضكما البعض فى السراء و الضراء لم تترددا مطلقاً |
| O yeni araçlar, o arabayı tereddüt etmeden küle çevirirdi. | Open Subtitles | تلك الطائرات الجديدة ستُحوّل تلك السيّارة إلى رمادٍ بدون تردّد. |
| Bir kız kardeşim olsaydı tereddüt etmeden bindirirdim onlara. Hey. | Open Subtitles | لن اتردد في وضع اختي على واحد منهم إن كان لي اخت |
| Senin için aynının yaptığımı ve tereddüt etmeden tekrar yapacağımı. | Open Subtitles | وقد فعلت المثل لك وسأفعل مجدّدًا بدون تردد |
| Birkaç saat önce, İmparatorluğun herhangi bir hakimi beni tereddüt etmeden anında asardı. | Open Subtitles | منذ ساعات مضت، أي قاضِ في الإمبراطورية كان سيشنقني بدون تردد .. |
| Ama ona ya da başka birine bir şey söylersen seni tereddüt etmeden astırırım. | Open Subtitles | لكن ان اخبرتها بشيء او لأحد اخر سوف اقوم بشنقك بدون تردد |
| Olur da bir "toubab"ı öldürmen gerektiğini hissedersen bir an tereddüt etmeden yap. | Open Subtitles | إذ كنتِ تشعرين أنك تريدين قتل شخص أبيض فإفعليها بدون تردد. |
| Dorothy, tereddüt etmeden, şöyle dedi, "Evet baba, geriye doğru yüzmek için de kafalarını sallarlar." | TED | بدون تردد أجابت دورثي الصغيرة "نعم ، يا أبي والسمك يسبح للخلف بهز رأسه." |
| Onu tereddüt etmeden, bilinçli olarak, insanlık dışı bir şekilde öldürdü. | Open Subtitles | و أنت أطلقت عليه بدون تردد و لا ضمير |
| Ama ben yine öldürmek zorunda kalacağım. Hiç tereddüt etmeden, gözümü kırpmadan. | Open Subtitles | هذا ما سيحدث هناك سوف تقتل دون تردد أو هذيان |
| Hiç tereddüt etmeden aileni, ülkeni ve arkadaşlarını terk ettin. | Open Subtitles | ،تركتِ عائلتك والأصدقاء والوطـن دون تردد |
| Bir büyücü çocuğunu kurtarmak için tereddüt etmeden hayatını tehlikeye attın. | Open Subtitles | أنت خاطرتي بحياتك دون تردد لانقاذ مشعوذ شاب .. طفلة |
| 10 sene boyunca birlikte sıkı sıkıya birlikte olmanız hiç tereddüt etmeden... | Open Subtitles | حقيقة أنكم سوياً لمدة 10 سنوات تقفان بجانب بعضكما البعض فى السراء و الضراء لم تترددا مطلقاً |
| Bilgin olsun diye söylüyorum eğer iş sarpa sararsa seni tereddüt etmeden öldürürüm. | Open Subtitles | فقط لتعرفي. اذا ساء الأمر، لن اتردد بقتلك |
| Briggs de tereddüt etmeden... | Open Subtitles | لذا بدون ان يضيع اي وقت بريجز أخبرهم |
| Zaten bana iki defa işin içinde olduğunu söyledin hem de hiç tereddüt etmeden. | Open Subtitles | لقد قلتي لي مرتين انك تريدين المشاركة, دون تحفظات |
| Serena, belki de hayatında ilk kez hiç tereddüt etmeden sorumluluğu üstlendin. | Open Subtitles | سيرينا لقد قبلتِ المسؤولية بلا تردد ربما لأول مرة في حياتك |