| Eee, belki bu terzilik kadar fayda getirmeyecek.. | Open Subtitles | حسنا، من المحتمل ألا يكون اطلاقا كفائدة الخياطة |
| İyi bir terzilik, senin tarzını ortaya çıkarıyor. Beni bu şekilde ikna edebileceğini sanıyorsan, çok yanılıyorsun. | Open Subtitles | لكن الخياطة ستكلف كثيرًا إذا كنتَ تعتقد أنكَ ستقنعني بهذهـ الطريقة فأنتَ مخطيء |
| terzilik gayreti ve peynirli kraker bulaşmış eller. | Open Subtitles | الخياطة بقصد والجبن أصابع حليقة. |
| Huzurevinde eskiden terzilik yapan birinin işlerine bakıyorum. | Open Subtitles | في الواقع, انا اعتني بشخص في دار المتقاعدين كان يشتغل خياطاً. |
| Paris'te terzilik yapmış, şimdi de burada dükkân açmak istiyormuş. | Open Subtitles | -قال أنه كان خياطاً في باريس والآن يريد أن يفتح محل هنا |
| terzilik ve Konfiçyüs çalışıyorum. | Open Subtitles | إني أدرس الخياطة والكونفوشية |
| Senin terzilik hünerlerine ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى مهارتك في الخياطة. |
| Dungatar, şehre dikkat çekici terzilik yeteneklerini getiren Bayan Una Pleasance'a hoş geldin diyor. | Open Subtitles | دانيغتار ترحب بالسيّدة (أونا بليزنس) التي أحضرت إلى المجتمع مهاراتها الكبيرة فى الخياطة |
| - Aşçılık ve terzilik. | Open Subtitles | الأول هو الطّهو مع الخياطة |
| Fazla bir şey değil, atölyeden aldığım evraklara göre şehir merkezindeki giyim dükkânları için bir tür terzilik işi yapıyormuş. | Open Subtitles | يقوم ببعض أعمال الخياطة لمحلاّت بيع الملابس في جميع أنحاء المدينة. هذا كلّ شيءٍ. حسناً، ماذا عن الأشياء التي وجدها (جاين)؟ |
| Babam Leeds'de terzilik yapardı. | Open Subtitles | والدي كان خياطاً في (ليدز) |