| Tabii senin işe alıp işten çıkarmana müdahale etmedim, Torben. | Open Subtitles | لم اقصد ان اتدخل في فصل او تعيين موظفينك ياتوربن |
| Kanalımızın siyasi haber editörü Torben Friis yanımızda. Bu olay sonucu Birgitte Nyborg nasıl bir durumda kaldı? | Open Subtitles | كيف تتصرف بيرغيت نيبورغ الان ياتوربن فريس؟ |
| Torben Friis, Başbakan'ın evindeki görüntüleri reddetme hakkını yazılı olarak bize verdi. | Open Subtitles | توربن اتفق معي ان احذف ما أشاء من البرنامج |
| Haber bölümü şefi Torben Friis, baş editör Pia Munk,.. | Open Subtitles | مدير الاخبار توربن فريس ومديرة التحرير بيا مونك |
| Eğer, Davies'in dedikleri doğruysa, Torben'in kaybedecek çok şeyi var. | Open Subtitles | إن صح ما قاله (دايفيز) فـ(توربون) معرّض للكثير من الخسائر |
| Sizin inkârlarınızla ilgilenmiyorum, Bay Torben. Patty Hewes da ilgilenmeyecek. | Open Subtitles | لست مهتمة بسماع إنكارك، سيد (توربون) ولا (باتي هيوز) أيضاً |
| Seni kızdırmak için yanıp tutuşuyor değilim Torben. | Open Subtitles | لاتوجد عندي الرغبة الجامحة لاغاظتك ياتوربن |
| Torben, ekibinden sekiz kişi seni bir yöneticiye tek ağızdan şikayet etmiş. | Open Subtitles | ثمانية من موظفينك اشتكوا الى الادارة ياتوربن |
| - Torben, yalnızca teşekkür etmek istedim. | Open Subtitles | أردت أن أشكرك فقط ياتوربن حسنا، شكرا، ممتاز |
| Tanrım, Torben maalesef röportajı iptal etmek zorundayız. | Open Subtitles | يالله ياتوربن... اخشى اننا مضطرين لالغاء اللقاء |
| Torben, sonra arayacağını söyle. | Open Subtitles | اخبرهم انك ستعاود الاتصال ياتوربن |
| Torben, sana özel bir bilgi veremem. | Open Subtitles | لا أستطيع ان اعطيك لقاءا حصريا ياتوربن |
| Torben annelik iznindeki birinin yerine altı aylığına beni işe aldı. | Open Subtitles | توربن استدعاني ل 6 شهر بدل المذيعة الحامل |
| Bunu kullanamayız ama Torben iyi bir hikâye olduğunu kabul eder. | Open Subtitles | لانستطيع استعمالها ولكن توربن سيقر بأنها خبر ممتاز |
| Torben o açıdan yaklaşmak istemiyor sanmıştım. | Open Subtitles | توقعت ان توربن لايريد استعمال الخبر الان |
| Torben yanlış kişiden duyarsa işini kaybedebilirsin. | Open Subtitles | قد تخسري وظيفتك لو عرف توربن عن علاقتك بشكل مختلف |
| - Demek öyle. Torben'la bir ön görüşme yaptım. Domuz hikayesini Juul Ve Friis'e koyabilirmiş. | Open Subtitles | توربن يقول ان خبر الخنازير قد يتم نقاشه في برنامج يول وفريس |
| Torben'in de aynı zamanda içeriden bilgi sızdırmacı olduğu gerçeği ve McClaren'in bağışçısı olması onun davası için çok kötü bir durum. | Open Subtitles | حقيقة كون (توربون) متعامل غير شرعي وفي نفس الوقت ممول لـ(مكلارين) مدمرة لقضيتها |
| Çaprazda, Patty sana Torben konusunda baskı yapacak ve seni tekrar sinir etmeye çalışacak. | Open Subtitles | أثناء شهادتك، ستفتح (باتي) موضوع توربون) لتحاول إرباكك مجدداً) |
| Burada nasıl bir ilginiz olduğunu gerçekten bilmiyorum Bay Torben, ...ama Bay Simon'un bildiğine inanıyorum. | Open Subtitles | (لا أعلم مدى تورطك في الأمر، سيد (توربون ولكن أعتقد أن السيد (سايمون) يعرف |
| Bayan Hewes'a benim ve Bay Torben hakkında neler söyledin? | Open Subtitles | وبما أخبرت السيدة (هيوز) عني وعن السيد (توربون)؟ |
| Torben dava ile ilgili olarak çok heyecanlıydı ve sağlıklı bir nakit akışı sağlayabilirdi. | Open Subtitles | توربون) كان متحمساً للغاية بشأن) القضية وعرض توفير تمويل كبير |