| 5 milyon 600 binden fazla mültecinin Suriye'den kaçtığını duyduğunuzda insan beyninin idrak edecek kadar gelişmiş olmadığı bir trajediyle karşı karşıya kalıyorsunuz. | TED | حين تسمع أنه أكثر من 5.6 مليون لاجئ فروا من سوريا ستواجهك تلك المأساة أن العقل البشري لم يتطور حقا ليفهم. | 
| Ama hiçbiriniz aynı trajediyle karşılaşmayacağınızı garanti edemezsiniz. | Open Subtitles | لكن، لا أحد منا قد يعرف أبداً، أنه سيواجه نفس المأساة | 
| Ayrıca, Soweto ayaklanması gibi olayların eski bir tarih olmadığı ve trajediyle sonlanmak zorunda olmadığını da öğrendiler. | TED | تعلموا أحداثًا مثل انتفاضة سويتو ليس تاريخًا قديمًا، وليست محتومة بأن تنتهي بمأساة | 
| Birçoğunuzun da bildiği gibi, bu girişim bir trajediyle noktalandı. | Open Subtitles | كما يعلم معظمكم، انتهت هذه المحاولة بمأساة. | 
| Kişisel bir trajediyle uğraştığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعم، لقد إجتمعنا نعرف بأنّك تتعاملين مع مأساة شخصية | 
| Bu hayatı bir trajediyle yıkılmış güzel bir kızın hikayesi değil. | Open Subtitles | هذه ليست قصة عاطفية عن فتاة طيبة جرحتها مأساة | 
| Bu telefon maalesef trajediyle sonuçlanacak bir olaylar zincirini başlattı. | Open Subtitles | و هذه المكالمه لسوء الحظ تبعها سلسله احداث كان نتيجتها مأساه | 
| Başkan Clinton bu trajediyle ilgili bir açıklama yayınlayacak... | Open Subtitles | الرئيس كلينتون سوف يصدر بيان حول تلك المأساة | 
| Biz zamanlar sahip olduğun erdem, şiddet ve trajediyle zehirlenmişti. | Open Subtitles | كل الحشمة التي كانت لديك افسدت بسبب المأساة والعنف | 
| O trajediyle bir alakam olmadığından şüphen olmasın sakın. | Open Subtitles | كن مطمئنّاً ألّا علاقةَ لي بتلك المأساة. | 
| Savcılığın baskıcı sorgusu trajediyle sonuçlandı. | Open Subtitles | واستجواب الادعاء العام القسري قد أدى لهذه المأساة. | 
| Gerard Cuvee'nin Echelon'a tekrar girmesini engelleme çabalarımız bir trajediyle sonuçlandı. | Open Subtitles | جهودنا لمنع جيرارد كوفي من مستوى reaccesSlng إنتهت في المأساة. أربعة وكلاء قتلوا. | 
| Belki de bazı insanlar damarlarındaki trajediyle ile doğarlar. | Open Subtitles | أعتقد أن بعض الأشخاص وُلٍدوا بمأساة في دمائهم. | 
| Bir test pilotunun gözüpek manevraları neredeyse trajediyle sonuçlanıyordu. | Open Subtitles | جرأة طيار أثناء قيامه بمناورة جوية تنتهي بمأساة | 
| Fakat bugünkü büyük beklentiler bu çocuk için büyük bir trajediyle sonlandı ve diğerleri içinse geriye saf eğlence kaldı çünkü bu bu gerçekten komik. | Open Subtitles | ولكن هذا اليوم من التوقعات المبالغ فيها انتهي بمأساة للفتي العالق والغير محظوظ والمتعة الخالصة لبقيتنا بسبب إنه | 
| Eğer bunun sonu trajediyle biterse tekrar savaştığımız için olur. | Open Subtitles | وإذا انتهى هذا بمأساة سيكون هكذا لأننا تراجعنا | 
| Hepinizin de bildiği üzere geçtiğimiz hafta şehrimiz korkunç bir trajediyle sarsıldı. | Open Subtitles | كما تعلمون جميعًا الأسبوع الماضي، عانت بلدتنا من مأساة حقيقيّة | 
| Bir trajediyle birbirlerinden ayrılan dört arkadaş artık olayları unutma yolundaki uzun yolculuklarına başlayabilirlerdi. | Open Subtitles | أربعة أصدقاء فرقتهم مأساة يبدأون الآن رحلة العودة الطويلة إلى المغفرة | 
| Kendinle ilgili gerçeği bir trajediyle öğrenen tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لستِ أوّل مَنْ يكتشف حقيقته مِنْ خلال مأساة | 
| Grandview geçidinde bir trenin bir S.U.V. ile çarpışması trajediyle sonuçlandı. | Open Subtitles | حدثت مأساه يوم السبت حين اصطدم قطار شحن اثناء عبوره | 
| 17 yaşındaydın, bir trajediyle karşılaştın ve de kaçtın. | Open Subtitles | انظر، لقد كنت بالسابعة عشر من عمرك و شهدت على مأساه و هربت منها | 
| Demek istediğim, bütün aşk öykülerinin masalsı trajediyle bitmesi gerekmez. | Open Subtitles | ما أعنيه، لا تنتهي كل القصص الرومانسية بالضرورة بفاجعة ملحمية |