| Bir keresinde bir kitapta görmüştüm. turistlere uyar. Maceraya uygun değil. | Open Subtitles | لقد رأيته فى كتاب ذات مره أنه للسياح أنها ليست مغامره |
| Ve şu dev gibi otelleri dikiyorlar ve sadece fıstık turistlere izin veriyorlar. | Open Subtitles | لقد قاموا ببناء هذه الفنادق الضخمة و لا يسمح إلى للسياح بالسباحة فيها |
| Sabah karşı 3'e kadar buradaydım, sarhoş turistlere kokteyl servisi yapıyordum. | Open Subtitles | هنا حتى الساعة 3 فجرا اقدم الكوكتيلات لمجموعة من السياح السكارى |
| Bunun için onları, turistlere satılacak olan el sanatı ürünleri konusunda eğitmekte. | TED | إذن فهي تساعد على تعليمهم لصنع منتوجات يدوية جميلة يتم بيعها إلى السياح. |
| Evi badana yapıp, yazın turistlere kiralamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد دهن الجدران وتأجير البيت للسيّاح هذا الصيف |
| Eğer burada kalırsan, turistlere hindistan cevizi satmakla uğraşacaksın | Open Subtitles | هنا، سينتهي بك المطاف وأنت ترسم جوز الهند للسياح |
| turistlere plastik meteor taşı satan bir adama güvenen olmaz. | Open Subtitles | ماعدا أن أغلب الناس لا تكن احتراماً لرجل يبيع شظايا النيزك البلاستيكية للسياح |
| - Onu tanımıyorum. - İşin aslı pek turistlere göre bir yer değildir. | Open Subtitles | لا أعرفه حسنا إنها ليست للسياح بمعنى أدق |
| Dinle, turistlere sadece kötü manzara lanetin bir parçası de. | Open Subtitles | اسمع, قل للسياح فقط بأن المنظر السيء هو جزء من اللعنة |
| 30 adamın benim gibi giyindiğini şu saçlar ve bel çantalarıyla turistlere hizmet ettiğini hayal et. | Open Subtitles | تخيلي 30 رجلاً يلبسون مثلي، يقدمون للسياح السمك والمعلبات |
| Bara gelen tüm turistlere yapar. | Open Subtitles | يفعل ذلك لجميع السياح الذين يأتون للحانة |
| Yıllar önce, O' Flannery Kalesine gelen turistlere dondurma satmak için uğraşırdım. | Open Subtitles | أترين ,منذ سنين مضت وأنا أعمل جاهداً على تحويل هذا المكان الى أيس كريم ممتاز من أجل السياح التى تزور قلعة أولانليرى |
| İtalyan numarasını, aptal turistlere pizza satmak için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط إستعملت تلك التفاهات الايطالية لكى أبيع البيتزا إلى السياح المغفلين |
| Yani gerçek olan yere, turistlere kekledikleri yeri değil.* | Open Subtitles | اعني , الحقيقه , وليست المزيفه التي يخدعون بها السياح |
| Bu aptal etkinlik, turistlere burada para harcatmak için. | Open Subtitles | إنه حدث أحمق لجلب السياح لينفقوا أموالهم هنا |
| Aileleri tarafından, genellikle zengin Arap turistlere satılmışlar. | TED | بيعت من قِبل أسرها , للسيّاح العرب الأثرياء غالباً . |
| Millet, öyle bir tanıtım çekimi yapmalıyız ki Times Meydanı'na gelen ya da şehirde herhangi bir taksiye binen para saçan, bira höpürdeten turistlere şiddetli bir ereksiyon vermeliyiz. | Open Subtitles | يا قوم نحتاج لدعاية نارية. الذي سيعطي لكل شخص وكل سائح مستهلك للبيرة ومن سيزور الميدان |
| - turistlere göre bir yer değil. | Open Subtitles | ليس مكاناً للسياحة |
| Ne zamandan beri turistlere bakıcılık yapıyorsun? | Open Subtitles | منذ متى ترعى السائحون |
| Bazen biz burada yaşayanlar siz turistlere hiç de acımıyoruz. | Open Subtitles | أحياناً نحن المواطنين نشفق على السائحين المساكين |
| turistlere erkenden tuzak mı kuruyorsun? | Open Subtitles | تُعيق هؤلاء السيّاح في وقتٍ مُبكّر؟ |
| Saçmalıklarını git turistlere anlat. | Open Subtitles | اخبر ذلك إلى السواح |
| Adam salak turistlere benziyordu. | Open Subtitles | الرجل يبدو , كسائح غبي |
| Çin'de kaplan organlarının satışı 1990'larda yasaklandı bu merkez de o zamandan beri sadece turistlere hizmet ediyor. | Open Subtitles | المتاجرة في أجزاء النمر منعت في الصين في التسعينيات ومركز التربية الآن فقط مصدر جذب للسواح. |
| Katie, biz sadece turistlere iyi günler demek istiyoruz. | Open Subtitles | كيتي) , نحن نتمنى يوماً طيباً) للسُّياح فقط , صحيح ؟ |