| Burada görmek istediğiniz şey anlattığı korkunç olaylar ve onun çok ama çok soğukkanlı tavrı arasındaki inanılmaz bir tutarsızlık. | TED | ما ترغب في بحثه هنا هو تناقض لا يصدق بين الأحداث المروعة التي تصفها وتصرفاتها الباردة جدا. |
| Sizin görüşlerinizle bilimsel görüş arasında bir tutarsızlık yok mu? | Open Subtitles | الآن ، أليس هناك تناقض بين رؤياك للعلم بأن الله لا يتدخل فيه، لأنه أنشأه بالطريقة السليمة من المرة الأولى.. |
| Kurumun bir göz atması gerektiğini düşündüğüm birkaç tutarsızlık buldum. | Open Subtitles | لقد فزت. أعتقد. لكنني علَّمتُ بعض التناقضات |
| Sorun değil. Sistemim yatak odalarında termojenik seviyede tutarsızlık olduğunu algıladı. | Open Subtitles | نظام بلدي هو التقاط التناقضات في مستويات حرارة |
| Sullivan'ların evi ile başlayarak bütün tapu ve haciz işlemlerine bakıp tutarsızlık arayacağız. | Open Subtitles | لنكتشف اي تناقضات و على كل عمل ، رهن ، اشعار حصلنا عليه بداء بمنزل سوليفان |
| Kayıtlarda tutarsızlık var, ...Bay Bishop sizinle birlikte onları kontrol etmemi istedi çünkü bu fırıncılık işinde yönetici sizmişsiniz. | Open Subtitles | كل ما في الأمر أن هناك تناقضات في دفاتر الحسابات وقد طلب منا السيد بيشوب أن نسألك |
| Tarifi olmayan bir biçimde, başvurumuzda bir tutarsızlık olmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | لسبب مجهول، يبدو أن هناك تضارب في ملفاتنّا. |
| Sonra satış ve sipariş kayıtlarındaki tutarsızlık var. | Open Subtitles | ثمّ هناك تناقض بين الشراء وسجّلات الشحن |
| Başvuruda bir tutarsızlık varsa bu altısının gözünden kaçmaz. | Open Subtitles | ...إذا هناك تناقض في الطلب هؤلاء الستة سوف يعثرون عليه |
| Tamam, bakın, kabul ediyorum tutarsızlık var. | Open Subtitles | حسناً , انظر, أعترف أن هناك تناقض |
| Başka bir tutarsızlık ise araçtan bir şey çalınmamış ya da sökülmemiş. | Open Subtitles | تناقض اخر; لا شيئ سرق من السيارة |
| Fabrikanın envanterinde ufak bir tutarsızlık var. | Open Subtitles | يوجد تناقض بسيط في المخزون في المصنع. |
| Soruşturmanın içine etmişiz gibi göstermek için tutarsızlık kılıfını kullanacaklar. | Open Subtitles | هوا سيستخم التناقضات ويجعلها لتبدو اننا افشلنا التحقيق |
| Müfettiş Dixon itiraflarda birçok tutarsızlık bulunduğunu kabul ediyor. | Open Subtitles | المحقق "ديكسون" يقر بوجود عدد من التناقضات في اعترافات المتهمين |
| Müfettiş Dixon itiraflarda birçok tutarsızlık bulunduğunu kabul ediyor. | Open Subtitles | المحقق "ديكسون" يقر بوجود عدد من التناقضات في اعترافات المتهمين |
| Ya bir tutarsızlık bulamadılar ya da bulmalarına rağmen söylemekten korktular. | Open Subtitles | إما أنهم لم يلاحظوا أية تناقضات أو أن خوفهم الشديد منعهم من إبداء آرائهم. |
| tutarsızlık yok. | Open Subtitles | ليس هنالك أيَ تناقضات |
| Hiç tutarsızlık yok. | Open Subtitles | ليس هنالك أيَ تناقضات |
| Değilse, valimi öldürmeye çalışan ama konsülümü kurtaran bu adamda garip bir tutarsızlık var derim. | Open Subtitles | وإذا لم يكن , هناك تضارب غريب .... فى ذلك الرجل الذى يحاول أن يقتل حاكمى ورغم ذلك ينقذ حياة قنصلى |
| Büyük çaplı havaleler ve talepleriniz arasında bir tutarsızlık var. | Open Subtitles | هناك تضارب بين الحوالات المصرفية الكبيرة وتوقعاتك . |
| Bunda bir tutarsızlık görüyor musun? | Open Subtitles | أنت لا ترى أي تضارب هنا؟ |
| Dolayısı ile bir tutarsızlık örneği. | Open Subtitles | و أقابله ، فأمنع ولادتي بنفسي ؟ هذا إذن مثال على التناقض |