| Eğer bu arabaya binmemek için daha fazla olay çıkarırsan tutanağa senin tutuklanmaya direnç gösterdiğini memnuniyetle eklerim. | Open Subtitles | فسوف يسعدني إضافة مقاومة الإعتقال إلى سجلاتك تذكري أنني أدفع مرتبك |
| Yasadışı park etmek, tutuklanmaya direnmek federal memuru taklit etmek suçuyla tutuklanmış. | Open Subtitles | وقد القي القبض عليه للوقف الغير قانوني ومقاومة الإعتقال وعلى الإستهزاء بضابط فيدرالي |
| Yasadışı toplantı yapmak ve tutuklanmaya direnmekten tutuklanmış, çoğunlukla oturma grevi ve gösteriler. | Open Subtitles | أعتقل لتجمع غير قانوني وقاوم الإعتقال ومعظم التهم تظاهرات ومجالس |
| Bayana onu nerede yakaladığımızı söyledim. Haneye tecavüz, tutuklanmaya direniş... | Open Subtitles | إنه في طريقه أخبرتها أين قبضنا عليه اقتحم المكان وبعثره وقاوم الاعتقال |
| - (Nolan güler) - ..tutuklanmaya direnir... ..ve özel mala zarar vermekten. İddianız ne? | Open Subtitles | مقاومة الاعتقال , وتدمير الممتلكات الخاصة |
| Tanımına uyan biri tutuklanmaya karşı koymuş. Pesindeler. | Open Subtitles | شخص ما يطابق أوصافه قاوم الاعتقال بعنف وهم الآن يطاردوه |
| Alkollü araba kullanmak, tutuklanmaya direnmek,.. ...polis memuruna saldırmak. | Open Subtitles | خذه ، يقود تحت تأثير الشراب، مقاومة الأعتقال الأعتداء بالضرب على شرطي. |
| İzinsiz araç almak ve tutuklanmaya karşı koymaktan göz altına alınmışsın. | Open Subtitles | لقد تم اعتقالك لأنَّكَ كُنتَ بداخل مركبة آلية أُخِذَت دونَ موافقة, ومقاومة إعتقال |
| Yanlış bir şey yaptığımızda tutuklanmaya karşı koymayız. | Open Subtitles | نحن لا نقاوم الإعتقال عندما نقوم بفعلٍ خاطئ |
| - Saldırıdan, hırsızlıktan ve tutuklanmaya karşı çıkmaktan hakkında dava açacağız. | Open Subtitles | -سنحتجزه للإعتداء، السرقة، ومقاومة الإعتقال |
| Porter tutuklanmaya direneceğe benziyor. | Open Subtitles | يبدو لي وكأنه يحب أن يقاوم الإعتقال. |
| Porter tutuklanmaya direneceğe benziyor. | Open Subtitles | يبدو لي وكأنه يحب أن يقاوم الإعتقال. |
| tutuklanmaya karşı koymak, hafif suçtur. | Open Subtitles | مخالفة مقاومة الإعتقال هذه جنحه |
| tutuklanmaya direndi ve kas hafızası devreye girdi. | Open Subtitles | وقاوم الإعتقال ثم أتت الذاكرة العضليّة |
| Cinayet kargaşa, vandalizm, adam kaçırma ve tutuklanmaya karşı koyma. | Open Subtitles | الاذي المتعمد , تخريب الممتلكات , الخطف ومقاومة الاعتقال . |
| tutuklanmaya karşı koyduğunuzu ekleyeceğim! | Open Subtitles | افتحي الباب، سأضيف للتهم مقاومة الاعتقال |
| Kokain kaçakçılığı, tutuklanmaya mukavemet polis memuruna saldırmak. | Open Subtitles | تهريب الكوكائين مقاومة الاعتقال مهاجمة ضباط الشرطة |
| Hanımefendi, kızınız tutuklanmaya mukavemet ve bir polis memuruna saldırı suçundan içeride. | Open Subtitles | القيام بسجن شباب الجامعة بسبب تناولهم لبعض المشروبات؟ سيدتي,ابنتك اتهمت بمقاومة الاعتقال و مهاجمة ضابط شرطة |
| Umuma açık alanda sarhoşluktan, tutuklanmaya mukavemetten ve bir polis memuruna saldırıdan suçlanıyorsun. | Open Subtitles | انت متهمة بالثمالة العلنية مقاومة الاعتقال و الاعتداء على شرطي |
| 16 yaşındaydım ve saldırıdan çok tutuklanmaya mukavemetti. | Open Subtitles | كنت في السادسة عشر من عمري وكان الأمر أقرب إلى مقاومة الاعتقال وليس اعتداء |
| Raporda bu sapık piçin tutuklanmaya direndiği yazıyor. | Open Subtitles | أنت تعرف, التقرير يقول أن هذا الأحمق المقزز قاوم الأعتقال |
| İzinsiz girme, taşkınlık yapmak, tutuklanmaya direnç göstermek. | Open Subtitles | تسلل منطقة , إجراء غير متزن مقاومة إعتقال |