| Bertha 3-1'den Mabel 3-1'e! ufukta Japonlar göründü! | Open Subtitles | :قائدبيرثا3الى قائدمابل 3 اليابانيون فى الافق |
| Ve hep beraber ufukta güneşin batışını izledik. | Open Subtitles | جلسنا جميعا نشاهد الغروب الشمس تتلاشى عند الافق |
| Makineler hızlanıyor, daha ucuz oluyor, ufukta bazı umut veren teknolojik gelişmeler var. | TED | الآلات تصبح أسرع، وأقل كلفة، وهناك بعض التطورات التكنولوجية الواعدة فقط في الأفق. |
| Neyse, ufukta, olayları ilginç yapacak yeni bir aday var zaten. | Open Subtitles | على أية حال هناك مرشحاً جديداً في الأفق سيفعل أشياء ممتعة |
| Acımasız kış ufukta ve kışı geçirmek için yeterince yağ depolamayan ayılar açlıktan ölebilir. | Open Subtitles | فصل شتاء قاسٍ يلوح بالأفق، والدببة التي لم تُخزن دهوناً كافية للصمود شتاءً قد تموت جوعاً |
| ufukta yeni birisi var mı? | Open Subtitles | إذن , هل يوجد أي مواعدة جميلة يلوح في الأفُق ؟ |
| Ve ne zaman kötü haberler gelse, "ufukta kara bir bulut var" denir. | TED | وعند وجود أخبار سيئة ، نقول هناك سحب تلوح في الأفق. |
| ufukta altı yada yedi tane kambur gördük ve sanırım bir dişinin peşindeler. | Open Subtitles | رصدنا للتو ما يقارب ستة أو سبعة حيتان حدباء الظهر في الأفق. نعتقد أنه السباق المحموم. |
| - Siz ikiniz tartışıyorsunuz fakat ufukta bir duman var. | Open Subtitles | من المجادلة , اعتقد انه هناك بعض الدخان في الافق هذا يعني انه يوجد اشخاص |
| Fakat ufukta, kara bulutlar toplanıyordu ve sürüyü vurmak üzere olan fırtına hayli sağlıklı ve güçlü iki aslan şeklinde gelmekteydi. | Open Subtitles | لكن كانت تلوح في الافق غيوم سوداء والعاصفة كانت على وشك العصف بالقطيع جاءت على شكل |
| Sonra, en sonunda güneşin doğuşu gibi develer ufukta beliriyor. | Open Subtitles | وبعدها, أخيراً, بينماتُشرقالشمس، تظهر عند الافق |
| Yılın farklı zamanlarında, gündoğumu noktası ufukta farklı yerlerdedir. | Open Subtitles | الآن،وفي اوقات مختلفة من السنة، يكون شروق الشمس من نقاط مختلفة من الافق |
| Senden önce ufukta bir kız bile yoktu ne diyorsun sen. | Open Subtitles | قبلكِ، لم يكن هنالك شيئاً لم يكن لديَّ نساءٌ في الأفق |
| Evet. Sana kötü haber vermek istemem ama ufukta tekne yok. | Open Subtitles | أجل، حسناً، أكره إخبارك هذا، لكن لا يُوجد قارب في الأفق. |
| Defiance'a doğru gelirken görkemli kemeri ufukta görünce onun bir sığınak olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | وقد رأيت القوس المجيد يلوح في الافق اعتقدت انه يعني المكان الشريف |
| Ve ufukta büyük bir değişiklik görünüyor. | TED | وهناك تغير كبير يلوح في الأفق. |
| ufukta altı yada yedi tane kambur fark ettik ve sanırım bu bir kızışma yarışı. | Open Subtitles | رصدنا للتو ما يقارب ستة أو سبعة حيتان حدباء الظهر في الأفق. نعتقد أنه السباق المحموم. |
| Almanlar ufukta göründü. | Open Subtitles | إن الألمان يفتحون علامات التسديد |
| ufukta güzel şeyler görebiliyorum. İşte bu. | Open Subtitles | اوه, أنا أشم رائحة طيبة يأتي من الأفق, أوه هذا هو |
| Burası, şu ufukta gördüğünüz küçük yeşil kıymıktır. Bu nedenle onlar, okyanusların yükselmesi konusunda çok endişeliler. | TED | إنها تلك الشريحة الصغيرة الخضراء فى الأفق مما يجعلهم شديدى التوتر تجاه أمواج المحيط المرتفعة |
| Bir gözüm ufukta, bir gözüm gerçeğin üstünde, ve bir gözüm de hepinizin üstünde. | Open Subtitles | ,بعينٍ واحدة على الأفق ,عين واحدة على الحقيقة وعين واحدة عليكم جميعاً |
| O sıralarda, ufukta yeni tedaviler vardı. | TED | لكن هذه المره، هناك علاجات جديدة بدأت تظهر بالأفق |