| - Evet Söylemeyi unuttuğun ufak birşey kalmış... Bir polis olduğun. | Open Subtitles | كان هناك شىء واحد صغير نسيت أن تذكره أنك كنت شرطياً | 
| Beni okuldan almayı unuttuğun zamanki kadar üzgün hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | أحس بالحزن مثل المرة التي نسيت أن تحضرني من المدرسة | 
| Ama dün bize söylemeyi unuttuğun bir şey varsa, sorun olmaz. | Open Subtitles | لكن لو أن شيئاَ ربما نسيت إخبارنا عنه بالأمس فهذا متفهم | 
| - Hayır, pislik. Benim hakkımda unuttuğun tek şey şu ki: | Open Subtitles | هناك شيئا نسيته عنى وهو أننى كنت عضوا بالإتحاد لفترة طويلة | 
| Dün gece beni suçlamayı unuttuğun bir şey mi geldi aklına? | Open Subtitles | شيء ما قد نسيتي ان تتهميني به ليلة البارحة؟ | 
| Şeriflik demişken, bana söylemeyi unuttuğun bir şey var mı? | Open Subtitles | وبالمناسبة هل هناك اي شيء آخر نسيت أن تخبرني ايّاه | 
| Seninde unuttuğun bir şey var, bizim söyleyeceklerimiz bir hapisane kuşunun söyleyeceklerinden daha önemli. | Open Subtitles | يبدو أنك نسيت شيئاً آخر أن كلامنا موثوق به وهو أفضل بكثير من أقوال .. سجين سابق | 
| unuttuğun şey Small, onların konuyla ilgili hiçbir bilgisi yok. | Open Subtitles | لقد نسيت يا سمول ااننا لا نعلم شيئا عن هذا الامر | 
| Bana bahsetmeyi unuttuğun şu elmasları... ..vermezsen beni öldüreceklerine söz veren... ..bazı insanlarla beraberim. | Open Subtitles | أنا معهم الآن و قد توعدوا بقتلي إلم تحضر إليهم الماسات تلك التي نسيت أن تذكرها | 
| unuttuğun şeyler hakkında neler yapabileceğini merak ettiriyor. | Open Subtitles | مما يجعلك تتسائل ما الذي ما تستطيع فعله ام انك قد نسيت. | 
| Benimle paylaşmayı unuttuğun bir şeyler var sanırım... | Open Subtitles | أعتقد انه لديك بعض الأشياء نسيت أن تخبرنى بها | 
| Söylemeyi unuttuğun ufak bir şey kalmış bir polis olduğun. | Open Subtitles | كان هناك شىء واحد صغير نسيت ذكره أنك شرطى | 
| unuttuğun bir şey varsa, gelip alabilirsin. | Open Subtitles | إن كنت نسيت أي شيء فيمكنك أن تعود للمنزل و تأخذه | 
| Annemin doğumgünü hediyesini getirmeyi unuttuğun zamanki gibi. | Open Subtitles | مثل المرة التي نسيت أن تحضر لأمي هدية عيد ميلادها | 
| Esasında buna sürüklendim. Chaz ile birlikte gittim, bana tamamen kaçık olduğunu söylemeyi unuttuğun kişi. | Open Subtitles | لقد جررت إليها مع ـ تشاز ـ الذي نسيت أن تخبرني | 
| Geç kaldığım gün Dr. Thatcher'da unuttuğun. | Open Subtitles | الشريط الذي نسيته في عيادة الطبيبة تاتشر يوم جئت إلى العيادة في وقت متأخر | 
| Konferanslarda tanışıp muhtemelen unuttuğun insanlar. | Open Subtitles | شخص قابلته في المؤتمرات من المحتمل ان تكون نسيته | 
| Size söylemeyi unuttuğun tek şey benim ezelden bir yalancı olduğum. | Open Subtitles | شيء واحد نسيته وهو أنني كاذب الوقائع | 
| Senin unuttuğun annemizin kanseri vardı. | Open Subtitles | في حالة انكـِ نسيتي أن أمـنـا مصآبـة بالسرطان | 
| - Eh, normalde yarın fatura işleriyle uğraşıyorum, ama farkettim, Bi çeki bozdurmaya çalışıyordum hani şu senin imzalamayı unuttuğun. | Open Subtitles | عـادة الرواتـب تكـون غـداً لكن ظننـت بأن أصرف الشيـك والذي بالمناسبـة نسيتي التوقيـع عليـه | 
| unuttuğun bir şey olursa, gelip alabilirsin ya da... | Open Subtitles | , حسناً، إن نسيتِ شيئاً يمكنكِ أن تعودي لأخذه | 
| Başına gelen her şey yüzünden unuttuğun bu. | Open Subtitles | مع كل شيء هذا كله حدث لكي وهذا هو ما قد نسيتيه | 
| Moda haftasına gittiğin zaman gibi ama platin kredi kartımı almayı söylemeyi unuttuğun gibi mi? | Open Subtitles | مثلما ذهبتِ إلى أسبوع الموضة، لكنّكِ أهملتِ الذكر أنّكِ ستأخذين بطاقتي الإئتمانيّة البلاتينيّة؟ | 
| Ya da ameliyat sonrasında hastadan dreni çekmeyi unuttuğun gibi mi? | Open Subtitles | أم كما نسيتَ أن تراقب نزح مريضتك بعد العمليّة الجراحية؟ |