| uykusuzluktan krize kadar bir sürü şeyi tedavi eder. | Open Subtitles | إنه مُسكن قوي جداً يُسكِن كل شيء من الأرق حتى نوبات المرض |
| Hapiste, uykusuzluktan aklımı kaçırdım. | Open Subtitles | في السجن، فقدت صوابي بسبب الأرق |
| Endişelenme, uykusuzluktan kimse ölmedi. | Open Subtitles | لا تقلقي, لم يمت أحد من قبل بسبب الأرق |
| uykusuzluktan muzdarip olmadığınıza emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك لا تعاني من قلة النوم ؟ |
| Sadece ismi belli olmayan bir çalışanın, uykusuzluktan - hata yapması gibi görünecek. | Open Subtitles | سيبدو الأمر كأن عامل مجهول إرتكّب خطأً بسبب قلة النوم |
| Ben de gözünün altındaki siyah dairelerin uykusuzluktan olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | نعم و انا أعتقدت أن الدوائر السوداء حول عينيه كانت فقط من قلة النوم |
| - uykusuzluktan. | Open Subtitles | - هو لَنْ يَدْعوَ أي نومِ. |
| Endişelenme, uykusuzluktan kimse ölmedi. | Open Subtitles | لا تقلقى , لم يمت أحد من قبل بسبب الأرق |
| - Endişelenme. uykusuzluktan kimse ölmedi... | Open Subtitles | لا تقلقى , لم يمت أحد من قبل بسبب الأرق |
| - uykusuzluktan bahsediyorduk. | Open Subtitles | كنا نناقش موضوع الأرق |
| 70 saatlik uykusuzluktan sonra mikro uykular olacak. | Open Subtitles | و باستمرار الأرق لمدة 70 ساعة |
| Gözleri uykusuzluktan çökmüştü. | Open Subtitles | بعيون منهكة من قلة النوم |