| Yani, uzun süreliğine vekil öğretmenden ders almak yeterince kötüyken, peki vekil öğretmenin yerine başka bir vekil öğretmen ? | TED | أعني أن كونهم مع مدرس بديل لفترة طويلة أمر سيء بما يكفي، لكن أن يأتيك بديل للمدرس البديل؟ هذا أسوأ شيء ممكن. |
| Yani şans uzun süreliğine yüzüne gülebilir, anlıyor musun? | Open Subtitles | أقصد , أنك يمكن أن تكون محظوظاً لفترة طويلة ؟ |
| Ama şimdi, senin de yardımınla... o iğrenç herifi uzun süreliğine içeri tıkabiliriz. | Open Subtitles | ..لكن بمساعدتك بامكاننا ان نضعه خلف القضبان لمدة طويلة |
| Seni uzun süreliğine Bağdat'a yollayacağım. Kimse seni bulamaz. | Open Subtitles | سَأُرسلُك إلى بغداد لمدة طويلة لا أحد سيجدَك. |
| Ama bilet almak için kredi kartını kullandığın için bize uzun süreliğine yabancı kalamadın. | Open Subtitles | لكن عندما تستعمل بطاقتك الاتنمانية لتدفع ثمن تذكرتك فأنت لم تعد غريبا علينا , ليس لوقت طويل |
| Eşi cidden çok zor zamanlar geçiriyor, bu yüzden onu uzun süreliğine yalnız bırakmamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | عمتي تتقبل الأمر بصعوية الآن، لذا نحن نحاول أن لا نتركها وحدها لوقت طويل. |
| Onu uzun süreliğine içeri tıkmaya yetecek bazı tutanaklarla ilgili bilgiye sahiptim. | Open Subtitles | وردتني معلومات عن بعض صفقاته والتي يمكن ان تدخله السجن لفترة طويله جدا |
| Ne var ki bizim Pasifik'teki büyük düşmanımız uzun süreliğine devre dışı bırakılmıştı. | Open Subtitles | و ذلك رغم حقيقة أن وجودنا فى المحيط الهادىء سيتراجع لمدة طويله |
| Ya da seni uzun süreliğine hapse atabilirler. | Open Subtitles | أو يقومون بحبسك بمكان في الخارج لفترة طويلة جداً. |
| Gerçek veya değil uzun süreliğine içeri gidiyor. | Open Subtitles | حسناً، حقيقي أم لا، فسوف يسجن لفترة طويلة. |
| Yaptığımız anlaşmadan cayarsanız sizi çok uzun süreliğine içeri tıkmamız gerek. | Open Subtitles | إن تراجعت عن اتفاقك فأنت تعلم بأن علينا أن نسجنك لفترة طويلة جداً |
| İnsanları arabalarını uzun süreliğine bıraktığı bir yere. | Open Subtitles | اجل، مكان ما يترك فيه الناس سيارتهم لفترة طويلة من الوقت. |
| uzun süreliğine ortadan kaybolamaz. Onu bulabilirim. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تختفي لفترة طويلة يمكنني ايجادها |
| Seni uzun süreliğine Bağdat'a yollayacağım. Kimse seni bulamaz. | Open Subtitles | سَأُرسلُك إلى بغداد لمدة طويلة لا أحد سيجدَك. |
| Bazen insanlar uzun süreliğine hasta olur veya yaralanırlarsa, Elijah gibi düşünceleri de yaralanır ve doğru olmayan bazı şeyleri düşünmeye başlarlar. | Open Subtitles | احيانا عندما يتأذى احد او يمرض لمدة طويلة مثل اليجا عقله يتأذى ايضا و يبدأ التفكير بافكارغريبة |
| uzun süreliğine değil. Bu tırnaklar sadece tırmalamak için değiller. | Open Subtitles | ليس لمدة طويلة هذه الأضافر لَيست فقط للخدش |
| Test ediyoruz. Eğer eşleşirse Clip çok uzun süreliğine içeri girecek. | Open Subtitles | إننا نختبره اذا كان مناسب سيبتعبد لمدة طويلة |
| Bizim sosyopat Romeo, Nelson. uzun süreliğine gidiyor. Oh... | Open Subtitles | روميو المجنون ، نيلسون لن يظهر لوقت طويل |
| Ben uzun süreliğine burada olacağım | Open Subtitles | سأمكث هنا لوقت طويل للغاية لوقت طويل |
| Işığı uzun süreliğine çalamam yoksa anlar ve bana kızar, falan. | Open Subtitles | لا يمكنني سرقة الأضواء لفترة طويله وإلّا سوف يعرف ويغضب وما إلى ذلك. |
| Hayır, uzun süreliğine değil. Onlarla Nice'de buluşacağım. | Open Subtitles | لا ، ليس لمدة طويله سوف اقابلهم في نيس. |
| Bu adamların uzun süreliğine ortadan kaybolmaları gerek, Carter. | Open Subtitles | إنّا على بعد شارعين من القسم. -هذان الرّجلان يجب أن يختفيا لوقتٍ طويل يا (كارتر ). |
| Hayır, uzun süreliğine değil. | Open Subtitles | لا , ولا حتى من بعيد |