| Bu barbarlığa bir son vermek her iyi adamın vazifesi. | Open Subtitles | من واجب جميع الرجال الصالحين وضع حد لهذه الأعمال البربرية |
| Japonlar bizzat hükümdarın olduğunu ve ülkesi için tek bir vazifesi olduğunu söylerler: | Open Subtitles | يقول اليابانيون أنّه الإمبراطور بنفسه ما بعدها، يوجد واجب واحد إلى بلدٍ واحد |
| Bir kaptanın vazifesi gemisiyle beraber batmaktır... ama sizin dileğiniz sayesinde güvenli ve kuru bir şekilde buradayım. | Open Subtitles | مِنْ واجب القبطان أنْ يغرق مع مركبته لكنّي واقف هنا سالماً وجافّاً بفضل أمنيتك |
| Koruma uçaklarının vazifesi Özel Saldırı Birliği'ni koruyup kollamaktır! | Open Subtitles | واجب طائرات الحراسة هو حماية ! قوة الهجوم الخاصة |
| Prensesin halkına karşı vazifesi vardır ve ben onları hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | الأميرة عليها واجب تجاه شعبها... وأنا خذلتهم |
| Bay Norrell, bir kişinin fikirlerini başkasınınki karşısında öne çıkarmak hiçbir mahkemenin vazifesi değildir. | Open Subtitles | سيد (نوريل)، هذا ليس من واجب أى محكمة... فى تمجيد رآي شخص واحد على الأخر. |
| Bir direniş vazifesi. | Open Subtitles | وهو واجب حربي |