| Ya da sarhoş ve üzgün olduğun zamanlarda üniversitedeki sevgiline çektiğin erotik mesajlara değinirim. | Open Subtitles | أوه, وكيف أحيانا, عندما تكوني ثملة وحزينة ترسلين رسائل الى صديقك أيام الكلية |
| Kendi kendime bu kadın neden bu kadar güzel ve üzgün diye düşündüm. | Open Subtitles | وقلتُ لنفسي: لماذا هذه المرأة جميلة جداً وحزينة جداً. |
| Bu kadar şirin ve üzgün olmak çekilir şey değil. | Open Subtitles | يبدو مخزيا أن تكوني جميلة وحزينة |
| Müzisyen...çalmaya başladı sonsuz ve üzgün bir melodiyi, içime karışan ve kalbimin özlediği. | Open Subtitles | موسيقار , يعزف لي... لحن حزين و هاديء... الذي يجعل روحي تغوص فيه وتغرق. |
| Yalnız ve üzgün olsan da dayan. | Open Subtitles | حتي أذا كنتِ وحيدة و حزينة . تحملي الأمر |
| İşlerle ilgilenmek için dikkatinin dağınık ve üzgün olduğunu düşünmüşler. | Open Subtitles | يأملون أن تكون مشتتاً وحزيناً لدرجة تمنعك من التركيز على هذا |
| Kızgındım ve üzgün ve yaralı ve... | Open Subtitles | شعرت بالضيق والغضب .. وجرحت |
| Belki yalnız ve üzgün olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ربما فكرت أنكِ كنتِ وحيدة وحزينة. |
| "Kızgın ve üzgün." dedi. | TED | "معتوهة وحزينة" أخبرتني هكذا. |
| Yalnız ve üzgün bir kadın. | Open Subtitles | امرأة وحيدة وحزينة |
| Soğuk ve üzgün. Aynı senin gibi. | Open Subtitles | باردة وحزينة مثلك تماماً |
| - Ellerim boş ve üzgün kaldı... | Open Subtitles | - يدى أصبحت فارغة وحزينة... |
| ve üzgün. | Open Subtitles | وحزينة |
| ve üzgün. | Open Subtitles | وحزينة. |
| Yaşlı ve üzgün bir keltoş değilim. | Open Subtitles | لست شخصا كبير في السن حزين و اصلع |
| Şişman ve üzgün biriyim... | Open Subtitles | أنا حزين و سمين - |
| Çok yalnız ve üzgün. | Open Subtitles | أنها حقاً وحيدة و حزينة |
| Yapayalnız ve üzgün oturan şu eziğe bak. | Open Subtitles | انظر إلى هذا الفاشل يجلس وحيداً وحزيناً |
| Kızgındım ve üzgün ve yaralı ve... | Open Subtitles | شعرت بالضيق والغضب .. وجرحت |