| Adamın yaralarına yağ ve şarap dökmüş, onu bir konağa götürmüş ve adama bakmaları için kendi cebinden ödemiş. | TED | فقد سكب الزيت والنبيذ على جروح الرجل العاجز، وأخذه إلى نُزلٍ ودفع له من ماله الخاص ليحصل على المساعدة. |
| Ayrıca yiyecek ve şarap takas etmek için Fransızcamı kullanıyordum. | Open Subtitles | كان بإمكاني إستخدام لغتي الفرنسيّة للتجارة بالأغذية والنبيذ وأياً كان |
| Mahkeme'nin adamlarına yiyecek ve şarap sunarak onların aklını çelmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | أقترح أن نشتت رجال المحكمة من خلال إرسال الطعام والنبيذ لهم. |
| Yiyecek ve şarap olduğu sürece korkmamız gerekmiyor. | Open Subtitles | ،ما دام هناك طعام ونبيذ فكل الأمور كما يرام |
| Sıcak ve soğuk servis yapan hizmetçiler, güzel yiyecekler, şampanya ve şarap. | Open Subtitles | خدمٌ يعملون ليلاً نهاراً، طعام طيّب، شمبانيا ونبيذ. |
| Çin yemeği ısmarlarsın. Ben de bira ve şarap getiririm. | Open Subtitles | أنت أحضري الطعام الصيني و أنا سأحضر الجعة و النبيذ |
| Beş yüzünü Paris'te hatunlar ve şarap için yanıma alırım. | Open Subtitles | خمسة أنا سأجلبها معي لباربس لإنفقها علي النساء والخمر |
| Kiş fırında, bira ve şarap buzdolabında, mumlar da masada. | Open Subtitles | حسنًا، الكعك بداخل الفرن الجعة والنبيذ بالثلاجة والشموع على الطاولة |
| Hiç de değil. Onu hapsettim. Yanında kardeşleri ve şarap olduğu hâlde hapiste. | Open Subtitles | ليس بعد الآن , لقد سجنتة أنه فى القبو مع أخوتة والنبيذ |
| Yoldaşlar, ekmek ve iş diyorlar... ama ekmek ve şarap daha iyi olmaz mıydı? | Open Subtitles | ، أيها الرفاق، يقولون خبزاً وعمل لكن ألانكون أفضل بالخبز والنبيذ ؟ |
| Kuzuları kızartmak ve şarap servis etmek çadırda veya çölde hiç fark etmez... hepsi numaradan. | Open Subtitles | تناول اللحم المشوي والنبيذ في المخيمات الصحراوية فقط عبر ستار الزيف |
| Ekmek ve şarap şişeleriyle hep bunu yapar... Neyse... | Open Subtitles | هي تفعل ذلك بالخبز , والنبيذ وعلى أية حال، |
| Dini törenler, ayinler, diz çöküp yalvaranlar, inlemeler, dualar, kutsanmış kurabiyeler ve şarap görüyorum... | Open Subtitles | أرى مراسم وطقوس ومواكب ركوع وشكوى وترتيل تبجيل الكعك والنبيذ |
| # Gece manzarası. # Yemek ve şarap! Cumartesinin kızları. | Open Subtitles | إلى جانب البحر , العشاء والنبيذ فتيات يوم السبت |
| Benim evimde aç bir köpek ve şarap içen hızlı bir okuyucu var. | Open Subtitles | هناك كلبٌ جائع في منزلي ونبيذ مسرّع للقراءة. |
| Kızlar ve şarap partileri. | Open Subtitles | كلها فتيات راقصات ونبيذ وحفلات |
| Ekmek, peynir, zeytin ve şarap getirdim. | Open Subtitles | لدي خبزٌ و جبنٌ و زيتونٌ ونبيذ |
| Satın aldığımız şey sadece yemek ve şarap değil gördüğümüz hizmet ve bize davranılış şekli aynı zamanda. | Open Subtitles | اعنى , ليس فقط الطعام و النبيذ الذى تشترينة لكن الخدمة و طريقة المعاملة |
| Eti tam pişmiş olmalı ve şarap içmesi de yasak. | Open Subtitles | يجب أن يكون اللحم مذكى و النبيذ محرم عليه |
| Fransızlara, konserve icadı ve şarap için. | Open Subtitles | بصحة فرنسا التي أخترعت الأطعمة المعلبة و النبيذ. |
| ve şarap hiç durmadan su gibi, Jamuna nehrine akar gibi, akmış! | Open Subtitles | والخمر يتدفق في نهر جومانا بدون توقف |
| - Bu akşam. Fazla bir şey yok sadece makarna ve şarap. Oh. harika. | Open Subtitles | ما من تكلف، مجرد معكرونة و نبيذ |
| Bilirsin, battaniye ve şarap götürürüz. | Open Subtitles | تعلم , نحضر بطانية وبعض النبيذ |