| Diğer bir deyişle güvenli ve adil bir dünya yaratabiliriz. | TED | وبعبارة أخرى، يمكننا بناء عالم آمن وعادل. |
| Adı çoktan yitip gitmiş bir ülkenin çok sevilen bilge ve adil bir kralı varmış. | Open Subtitles | أصبح اسمها طي النسيان كان يحكمها ملك حكيم وعادل و قد أحبه الجميع بشدة |
| Petrol alanlarını geliştirmeye devam etmeden önce hükümetim tam ve adil bir Birleşmiş Milletler araştırması için ısrar edecek. | Open Subtitles | حكومتي سوف تصر على تحقيق كامل وعادل من قبل الأمم المتحدة قبل أن نستأنف تطوير حقول النفط |
| Halka açık bir yerde buluşacağız ve adil bir takas yapacağız. | Open Subtitles | نتقابل خارجا أمام الملأ تبادل عادِل. |
| İyi ve adil bir adamdır. | Open Subtitles | إنّه رجل طيّب رجلٌ عادِل |
| Ben sizin yaşınızdayken, dünyanın iyi ve adil bir yer olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | عندما كنت بعمركم كنت أحسب بأن العالم... مكان جيد وعادل |