| Bize başka bir şey vermeyecekse ve kanıtlar kuruduysa, geriye ne kaldı? | Open Subtitles | حسنا اذا كان لن تعطينا أي شيء آخر والأدلة قد ذهب الصامت، ما تبقى؟ |
| Başkomiserim, ititraf ve kanıtlar önünüzdeydi. Kim olsa aynı sonuca varırdı. | Open Subtitles | أيّها النقيب، كانت لديك الإعترافات والأدلة. |
| - Hayır. O sik kafalı ölene kadar ve kanıtlar yok olana kadar değil. | Open Subtitles | ليس قبل أن يتم القضاء على ذلك القذر (ديجينسكي) والأدلة يتم التخلص منها |
| Müşterilerimin isimleri, tedarikçilerim, ilgisi olan herkes bütün bilgi ve kanıtlar karşısında sizin teklifiniz oldukça basit kaldı, Bay Malik. | Open Subtitles | إن كنت تريد كل المعلومات والأدلة وأسماء جميع عملائى ومن يزودوني بالبضاعة ... وكل المتورطين في هذه التجارة فإن عرضك صغير جداً يا سيد (ماليك)ه |