Bir şeye bir şey yapıyoruz, ve tıpkı sihir gibi, o hareket ediyor. | TED | حيث نقوم بفعل ما على سطح ما وكما السحر .. يتحرك .. هكذا |
Sıkı bir şekilde duvara dayanıyordu ve tıpkı bizim yatan bir hastamıza yastıklarla yaptığımız gibi bu şeylerle sırtını besliyorlardı. | TED | حيث كان يميل بشدة على الجدار، وكما نضع الوسائد خلف المريض في المشفى، كانوا يضعون النجارة خلف ظهره. |
ve tıpkı balonun üstüne bir resim çizmişiz de onu şişiriyormuşuz gibi, resim hâlâ aynı resim ama mürekkep tanecikleri birbirlerinden uzaklaşmış hâlde; | TED | ومثل رسم صورة على بالون، ومن ثم نفخ البالون، فإن الصورة هي نفسها ، ولكن جسيمات الحبر قد تحركت بعيدا عن بعضها البعض. |
Görülüyor ki beynimiz birşeyler fırlatmak üzere tasarlanmış ve tıpkı kaslar gibi, beynimizin de belli bölümlerini kullanmadığınızda körelmeye meyilli. | TED | نجد أن عقولنا مبرمجة لإلقاء الأشياء ومثل العضلات إذا كنت لا تستخدم أجزاء من عقلك فإنها تميل إلى الضمور مع مرور الوقت |
ve tıpkı buradaki zengin mumyalara benziyorsun. | Open Subtitles | و تشبه تلك الموميات الأغنياء الملاعين |
ve tıpkı buradaki zengin mumyalara benziyorsun. | Open Subtitles | و تشبه تلك الموميات الأغنياء الملاعين |
ve tıpkı babanın olduğu gibi, hepimiz bu güzel ayakkabıyla sekiz yıllık zaferin konusunda oldukça heyecanlıyız. | Open Subtitles | و مثل والدك تماماً كلنا متحمسون للغاية بانتصاراتك المتتالية لثمان سنوات في مجال صناعة الأحذية |
Bir hap aldığınızı veya aşı vurulduğunuzu ve tıpkı nezle atlatır gibi yaralarınızın daha hızlı iyileştiğini hayal edin. | TED | ماذا لو كان بإمكانك تناول حبة دواء أو لقاحاً وكما تتخلص من نزلات البرد، تلتأم جروحك بسرعة؟ |
Voltajı açtığımızda lastik deforme oldu ve tıpkı bicepsimizin kolumuzu esnettiği gibi lastik de plastik çerçeveyi esnetti. | TED | عندما وصلنا التوتّر، تقلّصت قطعةُ المطّاط وكما تقوم عضلاتنا بطويِ ذراعنا، قامت قطعةُ المطّاطِ بطويِ الإطار. |
Sistemin başarısız olduğu iki kadının intikamını almak için sana şans verdim ve tıpkı umduğum gibi, sen de bu fırsatı değerlendirdin. | Open Subtitles | لقد أعطيتك فرصة لتنتقم من أمرآتين لم يستطيع النظام أن ينتقم لهم وكما تمنيت ، لقد أستغليت الفرصة |
ve tıpkı az önce dediğim gibi biz de tam burada yanı başındayız. | Open Subtitles | وكما أخبرتك،نحن هنا معك بالفعل |
Ve ana rahmindeki minicik bir cenin gibi tortop oldum. ve tıpkı içindeki kalan son havayı da salan, | TED | وتكورت في كرة جنين ومثل بالون به أخر كمية هواء به |
ve tıpkı ihtiyar bir adam gibi, sıvı kaçırıyor, kötü kokuyor, ve arkadan garip sesle çıkartıyor. | Open Subtitles | ومثل أي رجل عجوز تماماً يسرب سوائل ، ورائحه عفنه ويصدر أصوات غريبه في الخلف |
ve tıpkı babası gibi, filmlerde oynamayı seviyor. | Open Subtitles | وكيف تقوم بذلك تفعل هذا.. ومثل والده، هو يحب أن يكون جزءاً في الأفلام |
ve tıpkı insanlar gibi intikam hissine sahiptirler. | Open Subtitles | ومثل البشرِ عِنْدهمْ غريزة للثأرِ |
Sen de başka bir şeytansın ve tıpkı öbürleri gibi öldürülebilirsin. | Open Subtitles | إنك مجرد شيطان آخر و مثل أي شيطان يمكن تدميرك |
ve tıpkı insanların gibi bu dünyadan silineceksin. | Open Subtitles | و مثل شعبك، ستمحى من وجه الأرض |