| - Hayır, ama teybi ve telefonu bulduk. | Open Subtitles | السيارة مفقودة. ولكننا وجدنا المسجل والهاتف | 
| Birileri çizmeyi ve telefonu çöp tenekesine atmış. | Open Subtitles | في فترة ما ، أحدهم رمى بالاحذية والهاتف | 
| Silahı ve telefonu nehre at. | Open Subtitles | قم برمي المسدّس والهاتف في النهر | 
| Haberleri, interneti ve telefonu kapatacak ve ağır şeyler yemeyecekmişiz, ki bunlar yatmadan önce yapmayı en çok sevdiğim dört şeydi. | Open Subtitles | والإنترنت و الهاتف و لا تتناول وجبات ثقيلة و المصادفة أنها من أفضل أربع نشاطات بالنسبة لي | 
| yazıyordu. Pete'in sayfası her ziyaret edildiğinde Dave amcaya mesaj geliyordu ve telefonu çıldırmış durumdaydı. | TED | الزيارات على الموقع تضاعفت بشكل كبير وهاتفه لا يتوقف عن الرنين | 
| Pekala, bildiğimiz şeyse birisi çantası ve telefonu ile birlikte onun cesedinden kurtulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حسناً ، ما نعرفه أنّه كان شخص ما يحاول التخلص من جثتها بالإضافة إلى حقيبتها وهاتفها | 
| Bekle, silah ve telefonu ne yapacaksın? | Open Subtitles | انتظري، ماذا ستفعلين بالمسدس والهاتف ؟ | 
| Sana kalça atan ve telefonu veren, Maria. | Open Subtitles | تلك هي (ماريا) التي أعطتكِ المراقبة الرائعة والهاتف. | 
| Kapa lan çeneni! Cüzdanı ve telefonu aldın değil mi? | Open Subtitles | أخذت المحفظة و الهاتف يا صاح, صحيح؟ | 
| Cüzdanı, anahtarları ve telefonu kayıp. | Open Subtitles | أجل، محفظته، مفاتيحه وهاتفه كلّها مفقودة. | 
| Bay Winston'un arabası, kredi kartı ve telefonu için uyarı verin. | Open Subtitles | (أصدر نشرة بسيارة السيد، (وينستون وببطاقات إئتمانه وهاتفه الخلوي | 
| Evet ve telefonu sürekli sesli mesaj yönleniyor. | Open Subtitles | أجل، وهاتفها يذهب مُباشرةً إلى البريد الصوتي | 
| Hiç e-mail yok ve telefonu dünden beri kapalı bu yüzden arama geçmişine ulaşamam. | Open Subtitles | لا رسائل الكترونية ، وهاتفها كان مغلقا من البارحة, لذا لا استطيع الوصول الى تاريخ مكالماتها |