Yaşamamın tek amacı yemek yemek ve uyumak, giysilerimi çıkarmak olamaz. | Open Subtitles | لم أكن سأستمر فى الحياة إذا أعتقدت أنها مجرد أكل و نوم وخلع ملابسى أعنى أرتدائهم |
Bir kulübe yapmak ve uyumak, sanki ev gibi yaşamak. | Open Subtitles | بناء كوخ و نوم و العيش كداخل بيت |
Şimdi de araştırmalar bize çözmenin, yemek ve uyumak kadar ilkel olduğunu söylüyor. | TED | حاليا، كشف بحث أن الحل حاجة بدائيّة مثل الأكل والنوم. |
Yıkanmak ve uyumak için misafir evini kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك استخدام بيت الضيافة للإغتسال والنوم |
Tek yaptığın yemek, sıçmak ve uyumak. | Open Subtitles | أنت لا تفعل هنا سوى الأكل والنوم والتبرز. |
Tek yapması gereken; çalışmak, yemek yemek, benimle sevişmek ve uyumak. | Open Subtitles | وما عليه سوى العمل، الأكل، مطارحتي الغرام، والنوم |
Orada yemek, içmek ve uyumak dışında yapacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شىء تفعله هناك عدا الاكل والشرب والنوم |
Şükran günü eğlenmek, yemek ve uyumak hakkında olmalı. | Open Subtitles | عيد الشكر يُفترض أن يرتبط ...بالاستمتاع بالوقت والأكل, والنوم |
Çünkü tek umurunda olan yemek yemek ve uyumak. | Open Subtitles | لأنه كل ما تهتم به هو الأكل والنوم |