| Senin kahveye ihtiyacın yok, Çin mahallesinde ya da başka bir yerde. Ver şu fincanı. | Open Subtitles | أنت لست بحاجة لقهوة صينية أو شيء آخر أعطني هذا الكأس |
| Bu en iyi dostun işidir. Ver şu şişeyi bana. | Open Subtitles | هذه وظيفة الصديق الأفضل أعطني هذه الزجاجة |
| Matthew, Ver şu hapları. Meyve suyunu da. | Open Subtitles | ماتيو، أعطني تلك الحبوب أعطني ذلك العصير |
| Ver şu silahı. Git buradan. Söğütlerin arasına git ve bekle. | Open Subtitles | اعطني هذا السلاح ، الآن ابتعد من هنا اذهب إلى الغابة و اختبئ |
| - Sana Ver şu bulmacayı dedim. | Open Subtitles | أنا أريد حل لعبة الكلمات المتقاطعة -قلت، ناولني الصحيفة |
| - Hiçbir yere gitmiyorsun. Ver şu anahtarları bana. | Open Subtitles | انت لن تذهب الي اي مكان اعطني تلك المفاتيح |
| Ver şu yüzüğü yoksa sana biber spreyi püskürteceğim. | Open Subtitles | أعطني هذا الخاتم وإلا سأرشك برذاذ الفلفل |
| "Ver şu lanet Glock'u!" dediğinde çoktan kabul etmiştim. | Open Subtitles | لقد أسرتِ قلبي عندما قُلت لي "أعطني هذا السلاح الملعون" |
| Sonunda. Ver şu eleştirileri. | Open Subtitles | بالوقت المناسب أعطني هذه الجرائد |
| Ver şu içkiyi, balkabağı turtası saç kesimli çatlak.. | Open Subtitles | أعطني هذه القارورة. يا شعر الخروف المعتوه! |
| Sen Ver şu anahtarları. | Open Subtitles | أعطني تلك المفاتيح اللعينة فحسب. |
| Ver şu silahı bana. | Open Subtitles | أعطني تلك البندقية. |
| - Ver şu siktiğimin şeyini. - Ne halt ettiğini sanıyorsun sen? | Open Subtitles | تبا أعطني ذلك الشيء - ماذا تظن انك فاعل ؟ |
| Ver şu telefonu. | Open Subtitles | أعطني ذلك الهاتف, أحتاح لذلك الهاتف. |
| Ver şu silahı. Git buradan. Söğütlerin arasına git ve bekle. | Open Subtitles | اعطني هذا السلاح ، الآن ابتعد من هنا اذهب إلى الغابة و اختبئ |
| Ver şu lanet anahtarları! | Open Subtitles | أوقف السيارة اللعينة ناولني المفاتيح |
| Ver şu anahtarları evlat. Hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | بني ,اعطني تلك المفاتيح انت لن تذهب الي اي مكان |
| Ver şu parayı artık seni koca nonoş. | Open Subtitles | فقط أعطني المال , أيها المتحاذق |
| Hâlâ pis ağızlının tekisin. Ver şu biletleri bana. | Open Subtitles | ما زال لسانك قذراً، اعطني هذه التذاكر |
| Ne yaptığını görmek istiyorum. Şaka yapmıyorum. Ver şu aptal telefonu. | Open Subtitles | أنا لا أمزح معك أعطيني هذا التليفون الغبي |
| Ver şu laptopumu. Bağlantıma e-mail atayım. | Open Subtitles | أعطِني الكمبيوتر المحمول سأرسل رسالةً الكترونيّةً لوسيطي |
| Senden güzelce istediğim sürece Ver şu parayı, siktirtme. | Open Subtitles | اعطنى المال بينما أطلب منك ذلك بكل لطفٍ ، أيتها العاهرة. |
| Ver şu listeyi bana. | Open Subtitles | أعطيني هذه القائمة. |
| Hayır demedim! Ver şu lanet olası topu! | Open Subtitles | لا لم أقل ذلك ، والآن إعطني الكرة اللعينة |
| Umursamadı bile. Ver şu kulaklığı bana. | Open Subtitles | لقد سلّمَه أعطيني تلك السماعةِ |