| Şu anda kızgın olsa da doğru kararı verecektir. | Open Subtitles | هو غاضب الان,لكننى واثقه من انه سيتخذ القرار السليم |
| Bu yalnızca bir tanıtım diski ama size arayüzün şekli hakkında fikir verecektir. | Open Subtitles | اذن هذا قرص تجريبي لكنه سيعطيك فكرة ما عن ما تبدو عليه الواجهة |
| Çok riskli. Eğer zaten bildiğini düşünürse sana zaten bildiğin cevapları verecektir. | Open Subtitles | إنه خَطِر، لن تعطيك إجابة إلا إذا كانت تعتقد أنك تعرفهم بالفعل |
| Harika New York Eyaleti sadece müebbet hapis cezası verecektir. | Open Subtitles | الولاية العظيمة نيويورك ستمنحك الحياة ولكن في السجن |
| Bu dünyanın çocuğundan ve yaşlı adamının gözünden kısa bir bakış verecektir bize. | TED | و هو يعطينا لمحة من ذلك المنظور من منظور طفلة و رجل مسن من ذلك العالم |
| - Parklar bize profilimizi çıkarmada davranışsal bir ipucu verecektir. | Open Subtitles | لكي يوصلن رسالته الخاصة بوضعية الصلاة حسنا,الحدائق ستعطينا دلائل سلوكية |
| Sosyolojiden mezunum. Bu, araziyi ne için kullanacağıma dair fikir verecektir. | Open Subtitles | لديّ شهادة في العلوم الإجتماعية، وهذا سيمنحك فكرة عمّا أريد استخدام الأرض لأجله. |
| Çok kötü bir şey değil ve bu yeni dünyada bize bir amaç verecektir. | TED | لن يكون ذلك سيئًا للغاية، وإنما سيمنحنا شعور بالهدف في هذا العالم الجديد |
| GPS bize sonda geçer geçmez tam bir sonuç verecektir. | Open Subtitles | نظام تحديد الأماكن سيعطينا الموقع بالضبط بمجرد عبور الآلى |
| Şu an, kendine bakmalısın, sadece tek bir yol sana doğru zenginliği verecektir. | Open Subtitles | و فى هذه اللحظة عليك البحث فى نفسك لان طريق واحد سوف يمنحك الثراء الحقيقى |
| Her şeyi göz önünde bulundurarak kararını verecektir. | Open Subtitles | في نهاية اليوم، سيتخذ القرار الذي يراه مناسباً. |
| Tetikte olacak ve en ufak bir karışıklıkta sert tepki verecektir. | Open Subtitles | سيكون مستعداً و سيتخذ اجراءات سيقوم بالرد علي أي حادث- |
| Istırabın ne olduğunu gerçekten anlayabilirsen, bu sana gerçekliği anlamanın anahtarını da verecektir. | TED | إذا كنت حقاً تفهم ما هي المعاناة، هذا سيعطيك أيضاً المفتاح لفهم ماهية الحقيقة. |
| Eger masumsan Tanri sana aciyla bas etme gücü verecektir. | Open Subtitles | إذا أنت كنت برئ من أي تهمة الله سيعطيك القوة لمقاومة الألم |
| Eminim bir gün sana da yazı işleri ile ilgili görevler verecektir. | Open Subtitles | أنا واثق من يوم ما انها سوف تعطيك مسؤوليات أكثر في التحرير |
| Bir yıl uzun bir zaman gibi görünüyor, biliyorum ama bu sana aşkını sınaman için zaman verecektir. | Open Subtitles | أدري أن سنة تبدو كمدة طويلة لكنّها ستمنحك وقتًا لتختبري حبّكِ. |
| Haydi, bu kadar yeter. Biz bir kayık verecektir. Haksız mıyım? | Open Subtitles | هذا يكفي انتما الاثنان ، سوف يعطينا القارب ، اليس كذلك ؟ |
| Kaptan köşkü, SHM ve cephanelik üzerine yapacağımız nokta saldırı geminin kontrolünü bize verecektir. | Open Subtitles | ضربة دقيقّة على حجرة القيادة القائد العام و الترسانة، ستعطينا تحكم شامل على تلك السفينة. |
| Hangi girmek için 10 dakika pencere verecektir. | Open Subtitles | وهذا ما سيمنحك فترة عشر دقايق لأن تدخل |
| En azından Prens bize Kraliyet Yetkisi verecektir. | Open Subtitles | على أقل تقدير، الأمير سيمنحنا تقديرهُّ الملكي. |
| Kutsal Kâseyi bulmak gibidir, çünkü bu çatı bize, evreni yöneten tüm güçleri açıklayacak tek bir matematiksel teoriyi verecektir. | Open Subtitles | لأن ذلك الإطار سيعطينا نظرية رياضية مفردة تصف كل القوى |
| - Bu sana hazırlanmak için bir kaç saat verecektir. | Open Subtitles | هو جيد. وهذا يمنحك بضع ساعات للاستعداد. |
| #Onaylayacağınız cevabı verecektir. | Open Subtitles | ♪ و هو سوف يعطيك الجواب ♪ ♪ الذي تتمناه ♪ |
| Sadece, Ed'den bir talep gelmesi halinde, onları sana verecektir. | Open Subtitles | سيعطيكِ كل شيء في حال تسلم طلباً من إيد فقط |
| İspanya Lola ve ailesinin evlerine sağ dönmesini imkan verecektir. | Open Subtitles | . اسبانيا ستدعكِ تعيدين لولا وعائلتها لأرض الوطن احياء |
| Trajik bir geçmiş, aşması için ona daha fazlasını verecektir. | Open Subtitles | الحياة المأساوية ستعطيه قدرة على التغلب على الصعاب |