| Dün sizin başınıza geldiği gibi, bana da bir tezgâh kuruldu. Bu kanıtı size vermem lazım. | Open Subtitles | تم الإيقاع بي، تماماً مثلكِ يوم أمس أريد إيصال هذا الدليل إليكِ |
| Dün sizin başınıza geldiği gibi, bana da bir tezgâh kuruldu. Bu kanıtı size vermem lazım. | Open Subtitles | تم الإيقاع بي، تماماً مثلكِ يوم أمس أريد إيصال هذا الدليل إليكِ |
| Sana kendi rızamla vermem lazım, doğru mu? | Open Subtitles | يجب أن أعطيك إيّاه بحريّتي، صحيح؟ |
| Bunun için ismini sana vermem lazım. - Evet. | Open Subtitles | -وذها يعنى أننى يجب أن أعطيك اسمه |
| Ona bir şey vermem lazım. Anlaşmamız mümkün değil mi? | Open Subtitles | يجب أن أعطيه شيئاً ألا يمكننا التوصل لأتفاق ؟ |
| - Az kaldı. - Hakkını vermem lazım. | Open Subtitles | ـ أوشكت تقريبًا ـ يجب أن أعطيه لك |
| Ara vermem lazım. Hayır. | Open Subtitles | احتاج لاستراحة ، لا، لا. |
| Bu kanıtı size vermem lazım. | Open Subtitles | "أريد إيصال هذا الدليل إليكِ" |
| Sana bir şey vermem lazım. | Open Subtitles | يجب أن أعطيك شيئاً. |
| Bu adama mide ilacı vermem lazım. | Open Subtitles | يجب أن أعطيه دواء للمعده |
| Artık Hobbes'ı oyalayamam. Ona daha fazla yer vermem lazım. | Open Subtitles | لم يعد بإمكاني مماطلة (هوبز)، يجب أن أعطيه تفاصيل أكبر عن الموقع |
| Artık Hobbes'ı oyalayamam. Ona bir yer adı vermem lazım. | Open Subtitles | لا يمكنني المماطلة مع (هوبز) أكثر من هذا، يجب أن أعطيه مكان |
| Mola vermem lazım. | Open Subtitles | احتاج لاستراحة |