| Ve şimdiye dek bu virüsle bağlantılı ciddi kötü olaylarla karşılaşılmadı. Odada es geçilen son bir gerçek daha var, | TED | ولكن حتى اليوم لم يحدث تقدم كبير في هذا المجال مرتبط بذلك الفيروس ولكن هناك شيء آخر ايضاً .. انها البروتينات ذاتها |
| Bu ölçekte bir şeyin üzerinde bu kadar zaman durunca başka iki tehlikeli şey gelip virüsle birleşiyor. | TED | لأنه عندما تكون في خضم شيئ لمدة طويلة و بهذا المستوى فهناك خطران كبيران ينضمان الى خطر الفيروس. |
| Avelile de de virüs vardı O virüsle doğdu. | TED | وإيفيلي حاملة للفيروس أيضاً وقد ولدت مع الفيروس |
| Bu, onun virüsle kaçmasına engel olabilmek için yapabileceğim tek şeydi. | Open Subtitles | هذا هو الشىء الوحيد الذى أمكننى فعله لأمنعه من الهروب بالفيروس |
| Bu şeyin arkasındakini teşhis edinceye kadar, bulaşıcı bir ajan olduğunu varsayıyoruz, muhtemelen hava yoluyla, muhtemelen virüsle ilgili. | Open Subtitles | فإننا نفترض أنه مرض معدي وعلى الأرجح أنه فيروس وينقل بالجو هل سنقوم بإعلان أي تحذير صحي عام؟ |
| Bakalım 8 saatte neler olmuş. virüsle karşılaşmamış sağlıklı böbrek hücreleri. | Open Subtitles | التقطت هذه الصور خلال 8 ساعات خلايا كلية سليمة قبل التقاتها الفيروس |
| Bunu geçen hafta çaldıkları virüsle birleştirirlerse belli hedefler için tasarlanan biyolojik bir silah elde ederler. | Open Subtitles | لو دمجوا هذا مع الفيروس الذي سرقوه سيكونون قادرين لدمجه جينياً لعمل سلاح بيولوجي لأهداف محددة |
| Haklıysam, verdiğin antibiyotikler böbreklere ve karaciğerine zarar vererek virüsle savaşmasını engelleyecektir. | Open Subtitles | إن كنت محقاً فإن المضاد الحيوي الذي وصفت يمكن أن يعزل كليتيه و كبده و يعوق قدرته على محاربة الفيروس |
| Çünkü virüsle beni ilişkilendirmeye çalışacağınızı düşündüm... ..ve buyurun, şu anda da bunu yapıyorsunuz. | Open Subtitles | لاننى أعتقدت , كما تعلمون .. أنكم ستحاولون ربطه بى كما تعلمون .. الفيروس |
| Elindeki ölümcül bir virüsle Tanrı bilir kaç insan ölecek. | Open Subtitles | و يمكن أن يقتل ذلك الفيروس أعداداً لا يعلمها إلّا الله. |
| Bağışıklık sisteminin virüsle ne kadar mücadele edebileceği belirsiz. | Open Subtitles | غيرُ واضحٍ كم سيستمرّ جهاز مناعتها في مقاومة الفيروس. |
| Testimiz, oyduğumuz cesedin hala virüsle dolu olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | أكّدتِ الفحوص أنّ الجثّةَ التي استخرجناها ما زالتْ مصابةً بنوع الفيروس |
| Gobabis şehrinden virüsle ilgili rahatsızlık verici görüntüler geldi. | Open Subtitles | صور مزعجة من تفشي الفيروس جاءت الآن من غوبابيس. |
| Üç itfaiyeciden aldığım antikorlar virüsle savaşacak kadar güçlü değiller. | Open Subtitles | الأجسام المُضادة التي استخرجتها من أجساد رجال الإطفاء الثلاثة، ليست قوية بما يكفي لمحاربة الفيروس. |
| Yani insanlar hiçbir işaret olmadan bu virüsle yaşamaya devam ediyor. | TED | ولذلك فإن هناك مصابين بالفيروس لا يظهرون أي أعراض. |
| Bir karmaşıklık oldu. virüsle başka bir alıcı da ilgilendi. | Open Subtitles | كان هناك تعقيداً مشترى آخر مهتم بالفيروس |
| Bir karmaşıklık oldu. virüsle başka bir alıcı da ilgilendi. | Open Subtitles | كان هناك تعقيداً مشترى آخر مهتم بالفيروس |
| Ne virüsle ne de cihazla hiçbir alakam yok. | Open Subtitles | لم يكن لدى علاقة بأمر فيروس المنارة المُرشدة |
| Herpetik bir virüsle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | إسمع، لدي تفشّي فيروس إلتهاب الفمّ الحلأي |
| Bu kısmının virüsle bir ilgisi yok, değil mi? | Open Subtitles | ان ذلك الجزء الاول لم يكن بخصوص الفيرس ، اليس كذلك ؟ |
| Kendisi virüsle ilgili sorularınızı yanıtlamak üzere burada. Ben. | Open Subtitles | إنه هنا للإجابة على أي أسئلةً متعلقةً بالجراثيم. |
| Kyle'ın taşıdığı virüsle ilgili garip bir şeyler fark ettin mi? | Open Subtitles | هل شاهدت شيئا مريبا بالفايروس الذي يحمله كايل انه اجوف |
| Fikir ise şu; deneysel olarak insanları virüsle enfekte edelim | TED | و للتجربة لقحنا عدد من الناس بالفيروسات |