Madem sözünü açtın, iyi yönlerini öne çıkartacak birkaç tane fikrim var. | Open Subtitles | بما انك ذكرت ذلك لدي بعض الافكار كيف تزيد من نقاط قوتك |
Her askerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن يعرف القائد نقاط قوى و ضعف كل جندي. |
Her askerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن يعرف القائد نقاط قوى و ضعف كل جندي. |
İnsan fizyolojisinin de bazı yönlerini anlamamız konusunda potansiyele sahip. | TED | ولها الإمكانية في تغيير فهمنا لبعض جوانب وظائف الأعضاء البشرية. |
Ayrıca uyuşturucu ticareti ve kullanımının semtteki yaşamın bütün yönlerini nasıl etkilediğini gösteren bir fotoğraf. | TED | وهذا هو أيضا ما يشبهه عند تجارة المخدرات وتعاطيها يؤثر على كل جوانب الحياة في الحي. |
Kapşonun fiziksel yönlerini düşünmek kolay. | TED | إنه من سهل أن تفكر في الجوانب المادية للهودي. |
Evlenmeden önce iyi yönlerini gösterirler,.. | Open Subtitles | قبل الزواج يظهرون جانبهم الطيب |
Onun düşünce biçimini bilirim. Onun zayıf yönlerini bilirim. Eğer hemen şimdi hareket edersek, onu durdurmada bir şansımız olabilir. | Open Subtitles | انا اعرف دراكو واعرف الطريقه التى يفكر بها واعرف نقاط ضعفه ايضا |
Zayıf yönlerini göstermemek için güçlü yönlerini abartırlar. | Open Subtitles | و أنا من بينهم يلعبون هناك مع أنفسهم و يعرضون قوتهم حتى لا تظهر نقاط ضعفهم |
Kendi ülkenin zayıf ve güçlü yönlerini en iyi sen bilirsin. | Open Subtitles | وقم بتوجيههم فأنت الأكثر خبرة فى نقاط ضعف وقوة البلاد |
Güçlü yönlerini ortaya çıkar. Hepimiz yapabiliriz. | Open Subtitles | إعتمد على نقاط قوتك يا صديقي، هذا كل ما يمكننا فعله |
Dostlarınızın zayıf yönlerini bilmek size daima güç verir. | Open Subtitles | لطالما كان من القوة أن تعرف نقاط ضعف أصدقائكَ. |
Unutma, tüm zayıf yönlerini biliyorum, - Kuratov, | Open Subtitles | انت تَنْسي، انا أَعْرفُ كُلّ نقاط ضعفكَ كوراتوف |
Derinlemesine incelediğimde gördüm ki kimisi tost yapımının bazı yönlerini gizlerken, bazılarını ortaya koydu. | TED | وعند التمعّن بها، يظهر بعضها جوانب من عملية تحميص الخبز ويخفي بعضها جوانب أخرى. |
Hayatımın tüm yönlerini başkaları kontrol ediyordu. | TED | أشخاص آخرين تحكموا بكل جانب من جوانب حياتي |
Seninle olan ilişkimin bazı yönlerini feda etmek zorundaydım ki senin olağanüstü yeteneklerin sayesinde yüzlerce, binlerce hasta yaşasın. | Open Subtitles | كان علي ان اضحي ببعض جوانب محدده في علاقتي معك حتى يعيش المئات والالاف من المرضى |
Onun senin kişiliğinde beğendiği yönlerini bulup, bu yönlerini senin en iyi halini yaratmak için kullanmalısın. | Open Subtitles | تحتاج إلى الإستفادة من جوانب شخصيتك التي وجدتها جذابة لكي تجعل نفسك نسخة أفضل مما أنت عليه الآن |
Davanın bu yönlerini Sweets ve acemi ajanı ele alıyor. | Open Subtitles | جوانب القضية هذه يتولاها سويتس وعميلة مبتدئة آه |
Alım işleminin tüm yönlerini incelemek için gücü olan bir heyet. | Open Subtitles | مع القدرة على النظر في جميع جوانب عمليّة الشراء |
Ancak hiç felsefemin tüm bu yönlerini bir anda test etmek zorunda kalmamıştım, ta ki geçen ocak ayına dek. | TED | و لكنني لم أضطر أبدا سابقا لوضع جميع هذه الجوانب لفلسفتي تحت الإختبار مرة واحدة حتى شهر يناير الماضي. |
Bütün yönlerini öğretiyorum. Yani, fotoğraf makineleri, kameralar... | Open Subtitles | أنا أدرّس كل الجوانب أعني الكاميرات، الكاميرات المتنقلة |
Bütün yönlerini öğretiyorum. Yani, fotoğraf makineleri, kameralar... | Open Subtitles | أنا أدرّس كل الجوانب أعني الكاميرات، الكاميرات المتنقلة |
- Gotham'ın halkına en karanlık yönlerini göstererek. | Open Subtitles | (من خلال إظهار لشعب (غوثام جانبهم المظلم |