| Gerçekten de birkaç uyumsuz ergene borçlu kalarak kendine yükümlülük almak mı istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد أن تظل مربوطاً بزوج من المراهقين الغير منسجمين مع بعضهم ويكونون عائقاً لك؟ |
| Ve onun hareketleri de seni bir yükümlülük yapıyor. | Open Subtitles | بالطريقة التي يتصرف بها مما يجعلك عائقاً أيضاً |
| Eğer Step bize tazminat davası açarsa büyük yükümlülük altına gireriz. | Open Subtitles | من اذا كان ستيب يريد مقاضاتنا بجانب المصالحه من التامين هذا سيكون عائق كبير |
| Sadece kıza ihtiyacımız var. Kadın büyük bir yükümlülük. | Open Subtitles | نحن نريد الفتاة فقط الام ليست سوى عائق لنا |
| Hala yerine getirmen gereken bir yasal yükümlülük var. | Open Subtitles | .. وهذا مافعلته والآن عليكِ إلتزام قانوني يجب ان تقومي به |
| Bu konunun temeline inmeyi de ahlaki ve yasal bir yükümlülük olarak görüyorum. | Open Subtitles | وأنا لدي إلتزام أخلاقي وشرعي للوصول إلى خلاصة هذا الأمر المهم. |
| İkimiz için de büyük bir yükümlülük olacak. | Open Subtitles | سيكون هذا إلتزاماً ضخماً لكلا منا. |
| Yani Jeremy Sikes bir yükümlülük aldı. | Open Subtitles | اذاً جيريمى سَيكيس اصبح مديوناً |
| Güçlü adamlar onun çok şey bildiğini düşündüler. Eleman artık yükümlülük olmuş. | Open Subtitles | المسؤولون ، شعروا بأنه يعرف بأمور سرية وأصبح العميل عائقاً عليهم |
| Onlara yükümlülük oldun, seni patlatacaklardı. | Open Subtitles | -لقد كنت عائقاً.كانوا سيفجّرونك |
| İnan bana bu bir yükümlülük olacak. | Open Subtitles | صدقنى، سيصبحون عائقاً |
| Eleman artık yükümlülük olmuş. | Open Subtitles | أصبح العميل عائقاً |
| Bir yükümlülük haline gelmiş olmalı. | Open Subtitles | -لابدّ أنّها أصبحت عائقاً |
| yükümlülük olurum, biliyorum. | Open Subtitles | شيء ما أعلم إنني عائق أنا اعلم .. |
| Kasklarımız büyük yükümlülük haline geldi. | Open Subtitles | خوذاتنا أصبحت عائق |
| Gerekli bir varlıkken, yükümlülük olmaya başladı. | Open Subtitles | تحوّل من شيء نافع إلى عائق |
| Ama bir yükümlülük olduğunun da farkındayım. | Open Subtitles | ولكني اعلم انه عائق |
| Benim içinse oyalanmak için bir yükümlülük görmüyorum. | Open Subtitles | لو كنت السبب، لا داعي للشعور بأي إلتزام |
| Hayır şapşal, hediye yükümlülük doğurmaz. | Open Subtitles | لا أيها الغبي الهدية لا تخلق إلتزاماً |
| Hediye yükümlülük doğurur. | Open Subtitles | الهدايا تخلق إلتزاماً |
| Bana bu yükümlülük gibi geldi. | Open Subtitles | يبدو مديوناً بالنسبة لى |