| Tam ihtiyacım olan yüze sahipsiniz ve bir başka vasfınız var: Hüzünlüsünüz. | Open Subtitles | لديك تماما نوع الوجه الذي احتاج كما انك تمتلك صفة اخرى : |
| O an için, böyle bir yüze sahip biri var mı, bilmiyordum bile. | Open Subtitles | وحينها لم اكن اعرف اذا كان احداً له هذا الوجه ام لا ؟ |
| Ancak tartışmanın püf noktası; bunu doğrudan, yüz yüze, masada taraf tarafa yapmanız. | TED | لكن براعة المناظرة هي أنك تقوم بها بشكل مباشرة، وجهاً لوجه، على الطاولة. |
| Yüz yüze temas sağlamak için çok fazla sebebimiz var. | Open Subtitles | هناك أسباب كثيرة تجعلنا نسعى إلى عن التواصل وجهاً لوجه |
| Ama senin seviyene ineceğime, seninle yüz yüze görüşmeye karar verdim. | Open Subtitles | لكنني عوضاً عن النزول إلى ستواك فقد قررت أن أقابلك شخصياً |
| Eğer ofisinde olsaydın, bu konuşmayı yüz yüze yapıyor olurduk. | Open Subtitles | لو كنت فى مكتبك الآن لكانت هذه المحادثة وجها لوجه |
| Bazı deneylerde onlara yüze dikkat etmelerini istiyoruz. | TED | في بعض التجارب، سنطلب منهم، أن يركزوا انتباههم على الوجه. |
| Bir noktayla başlayarak onu bir çizgiye, sonra bir yüze çevirip, ondan da karakterler veya ağaçlar ve kayalar yaratıyoruz, sonunda bir orman hâline geliyor. | TED | نبدأ بنقطة تصنع الخط الذي بدوره يصنع الوجه. والتي تخلق الشخصيات، أو الأشجار والصخور التي بالنهاية تصبح غابة. |
| Ama daha tutarlı bir yüze erişmeye başlıyorsunuz yorumlamada model olarak benim yüzüm kullanıldığında. | TED | لكن بدأنا بالحصول على شيء يشبه الوجه المتماسك، وذلك باستخدام وجهي كدليل. |
| Ve yüze Ait Hareket Kodlama Sistemi fikrini ortaya çıkardı. | TED | وقد جاء بهذه الفكرة وهي نظام رموز حركات الوجه F.A.C.S |
| Şu yüze bakar mısınız? | Open Subtitles | انظري الي هذا الوجه. هلا تنظرين إلى هذا الوجه؟ |
| Kim inanmaz ki? Böyle tatlı ve dürüst bir yüze... | Open Subtitles | من هو الذي لن يصدق وجهاً جميلاً و صادقاً ؟ |
| Şimdi ellerini kirletmeleri ve bizimle yüz yüze görüşmeleri gerekecek. | Open Subtitles | والان عليهم ان يزيلوا القذارة عن ايديهم ويواجهونا وجهاً لوجه |
| Uyandığında, gerçek kimliğinle... yüz yüze geldin, genlerinde olan bir şeyle ölümle. | Open Subtitles | عندما استيقظت اصبحت وجهاً لوجه مع نفسك الحقيقة مع قدرك مع الموت |
| İnternette de yüz yüze de onunla konuşma, yanına da yaklaşma, tamam mı? | Open Subtitles | مطلوب منك ألا تتحدثي معي لا تقتربي منها تماماً شخصياً أو عبر الإنترنت |
| Ama çaresizliğimi yüz yüze görürsen yardım etmeye daha hevesli olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | ولكني ظننت انك قد تكونين اكثر استعداداً للمساعده إن رأيتي يأسي شخصياً |
| Ziyeretçilerle yüz yüze karşılaştığımızda, bize çok fazla şey açıklayacaklar. | Open Subtitles | عندما نلتقي بالزوار وجها لوجه فسيفسرون الكثير من الأشياء لنا |
| # Ama tek bir aşk var, yüz yüze yaşayamayacağımız. # | Open Subtitles | لكن هناك نوع واحد من الحب لا يمكننا ممارسته وجها لوجه |
| Pekala, şimdi oraya gidip yüz yüze özür dilemek zorundasın. | Open Subtitles | حسناً , الآن يجب أن تذهب إليه لتعتذر بشكل شخصي |
| Yüz yüze inşa ettiğimiz güven sanal ortama aynen aktarılabilir mi? | TED | هل تُترجم الطريقة التي بنينا بها الثقة وجهًا لوجه على الإنترنت؟ |
| Yüz yüze daha iyi. | Open Subtitles | لا عليكِ سأفعل ذلك أنتِ محقة ، شخصيًا سوف يكون أفضل |
| Buna bir giriş kapısı olarak münazara; aykırı fikirlerle doğrudan, saygılı biçimde, yüz yüze bir bağlantı kurmamızı gerektirir. | TED | وهكذا، كنقطة افتتاحية لذلك: تتطلب المناظرة أن نتشارك في أفكار متعارضة، بشكل مباشر ومهذب ووجهاً لوجه. |
| Deneysel Psikoloji dergisindeki yeni bir çalışma gösterdi ki birçok insan sadece yüze bakarak, gay olanları belirleyebiliyor. | Open Subtitles | في دراسة حديثة لجريدة "علم النّفس التجريبيّ" أكّدت أنّ هناك أناساً يميّزون الشّواذ من مجرّد نظرة للوجه |
| Göreceksin, yüz yüze geldiğinizde. | Open Subtitles | حسناً، سوفَ ترى ذلك عِندما تراهُ وَجهاً لوَجه |
| Aramak yerine niye buraya gelip yüz yüze konuşmak istedin? | Open Subtitles | مثير للإهتمام. لمَ أتيتَ لتخبرني بذلك شخصيّاً بدلاً من الإتّصال؟ |
| Şu y akışıklı yüze bak o çıkacak birini bulmakta sorun yaşamaz | Open Subtitles | أنا متأكدة بأن صاحب هذا الوجة الوسيم لا يعاني من هذه المشكلة |
| İkimizin yedi yıllık bir geçmişi var, bu yüzden bunu yüz yüze gerçekleştirerek sana saygı göstermek istedim. | Open Subtitles | أنا وأنت لدينا تاريخ مشترك لسبع سنوات لذلك أردت أن أقدم لك الاحترام لفعلك هذا شخصيًّا |
| Dışadönükler iletişim kurarken, daha yakın ve yüz yüze gelmeyi isterler. | TED | فعندما يتفاعل المنفتحون يرغبون بقدركبيرمن المواجهة الاجتماعية يتخللها التقارب. |