| Kelp yosunu gibi bitkilerin buzdaki çatlaklar arasından gelişip yüzeyde serpildiğini hayal edebilirsiniz. | TED | تخيلوا النباتات هناك تنمو كالأعشاب البحرية خلال التشققات الثلجية حتى تظهر على السطح |
| Jolinar yüzünü bana bir daha gösterirse, onu yüzeyde öldüreceğimi bilirdi. | Open Subtitles | جولينار كانت ستموت على السطح قبل أن تجعلنى أرى وجهها ثانية. |
| Tanımlama tekniğin daha iyi, ama hala yüzeyde kayıp duruyorsun. | Open Subtitles | إن قدرتك الوصفية متحسنة، لكنك ما زلت تتزلجين على السطح |
| Parmak tahta bir yüzeyde bir el baltası kullanılarak kesilmiş. | Open Subtitles | لقد تم قطع الاصبع باستخدام فأس صغيرة على سطح خشبي |
| Dinleyin! Bu şeyler yüzeyde avlanıyor. Ne taraftan gittiklerini sanırım biliyorum. | Open Subtitles | توقفت ماكنة الصيد، أعتقد أنني عرفت أين مكان الخروج إلى السطح. |
| Dinleyin! Bu şeyler yüzeyde avlanıyor. Ne taraftan gittiklerini sanırım biliyorum. | Open Subtitles | توقفت ماكنة الصيد، أعتقد أنني عرفت أين مكان الخروج إلى السطح. |
| Sığınak ve güç kaynağı olarak kullanabilirsiniz yüzeyde kısa mesafeli uçuşlar yapabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تستخدموه للمأوى والطاقة تقوموا بالطيران فى قفزات صغيرة حول السطح |
| Böylece, nasıl büyüdüklerini, neye ihtiyaç duyduklarını ve yüzeyde nasıl yaşadıkları üzerine çalışabileyim. | Open Subtitles | حتى أتمكن من معرفة كيفية نموها, وماتطلبته لذلك و كيف عاشت على السطح |
| Birkaç saat süren yol boyunca yüzeyde öylece ilerleyen bu siyah şekli gördüler. | Open Subtitles | بضع ساعات في رحلة صيد، رأوا هذا الرقم سوداء على السطح فقط المبحرة. |
| Koşu ayakkabısının yüzeyde kalabilen yapısı sayesinde kopmuş ayak yüzeyde kalabilmiş. | Open Subtitles | طفو أحذية الرياضة تسبب للأقدام القابلة للفصل أن ترتفع إلى السطح |
| Zamanla, bu minik iplikler sıvının içinde katmanlaşıyor ve yüzeyde bir tabaka oluşturuyorlar. | TED | مع مرور الوقت، هذه الخيوط الدقيقة تشكل من السائل طبقات وتنتج حصيرة على السطح. |
| Birbirlerine yapışıyor, katmanlar oluşturuyor ve bize yüzeyde bir tabaka veriyorlar. | TED | وهي تلتصق ببعضها، مشكلة طبقات وتعطينا غطاء على السطح. |
| Bu hücreleri petri kutularında gözlemliyoruz ve onların bir tabaka olarak sadece yüzeyde olduklarını görüyoruz. | TED | نعاين الخلايا في رقاقة، وتوجد مباشرة على السطح. |
| Sonra en üstteki toprağı havalandırmak önemlidir, yüzeyde gevşek bir hâlde bırakmak gerekir. | TED | ثم إن هذا مهم لتهوية التربة السطحية وتركها بشكل فضفاض على السطح. |
| Bir mikroskopla bakıp, onları yüzeyde görebilirsiniz. | TED | يمكنكم النظر عبر المايكروسكوب ورؤيتهم على السطح. |
| Dış yüzeyde bir başka yüz bölgesi daha var ki burada daha birkaç yüz bölgesi daha var. | TED | هذه أخرى لكنها على السطح أيضا حيث يوجد مزيد من مناطق الوجه. |
| Bugün Mars'ın yüzeyde hayat barındırması imkansız ama, belki de yeraltında saklanıyor olabilir. | TED | ليس هناك إمكانية للحياة على سطح المريخ حاليًا، ولكن ربما لا زالت تختبئ أسفل السطح. |
| İzdüşüm bir nesnenin şeklinin temsilidir. Bir düzlem ya da yüzeyde... | Open Subtitles | الإسقاط عبارة عن تمثيل لشكل جسم ما على سطح أو مستوى |
| Diğer ikisi bir otelin havuzunda yüzeyde duruyorlardı ve sırt üstü yüzmüyorlardı. | Open Subtitles | أما الآخران فكانا طافيين على سطح مغطس الفندق ولم يكونا يقومان بالسباحة |
| Günümüzde bilim insanları, Mars'ın bir zamanlar büyük miktarda sıvı hâlde suyu yüzeyde barındırabilecek kadar sıcak olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد العلماء اليوم أن المريخ كان يوما دافئا بدرجة كافية ليسمح بتدفق كميات كبيرة من المياه السائلة عبر سطحه |
| Hatta burada, yüzeyde sıvı halde su kütleleri bile olabilirdi. | Open Subtitles | و ربما كان هناك سوائل قائمة من المياه على سطحها |
| Efendim, sanırım bunların hepsinin amacı yer altı dünyasını yüzeyde yeniden organize etmek olmalıydı. | Open Subtitles | سيدي ، اعتقدت أن الفكرة من كل هذا كان لإعطائك القدرة على إعادة تنظيم العالم السفلي فوق الأرض |
| Yakıt depoları da biz cankurtaran botlarına geçene kadar yüzeyde kalmamızı sağlar. | Open Subtitles | وخزّانات الوقود قابلة للطفو بما يكفي لتبقينا عائمين حتّى نبلغ عوّامات النجاة |
| yüzeyde, tarihteki rolünün anlatıldığı bir seymiş gibi gözüküyordu. | TED | ومع ذلك، على الواجهة يبدو أنه يقوم فقط بتصوير ذريته التاريخية لما قد حصل. |
| Deniz aslanlarının tek yapabileceği sardalyaları yüzeyde tutmak ve kendilerine katılması için diğerlerini beklemek. | Open Subtitles | كُلّ ما تستطيع أُسود البحر فعله هو ابقاء اسماك السردين عند السطحِ وإنتظار الآخرين للإلتحاق بهم. |