| Bırak eyaleti, bir ilçeyi aramak bile yıllar sürer. | Open Subtitles | قد يستغرق سنوات في البحث في مقاطعة واحدة, ما بالك بولاية |
| Bu tip bir planın yapılması yıllar sürer. | Open Subtitles | هذا هو نوع من خطة من شأنه أن يستغرق سنوات في القرار. |
| Normalde büyünün kile işlemesi yıllar sürer ama burada, çok daha hızlı. | Open Subtitles | وعادة ما يستغرق سنوات من السحر إلى رشفة في الطين، ولكن هنا انها ... أسرع بكثير. |
| Şansınız varsa, bu tür kanserler yavaşça oluşur ve yayılması yıllar sürer. | Open Subtitles | ولحسن الحظ, إن معظم هذه السرطانات هي بطيئة النمو ويمكن أن تستغرق سنوات لتتطور |
| Bu aşamaya gelmesi yıllar sürer. | Open Subtitles | حسناً، إنه يأخذ سنوات ليصل إلى هذه المرحلة |
| Saatler içinde kaybedilenlerin telafisi yıllar sürer. | Open Subtitles | ما سنخسره في ساعات سيستغرق سنوات لإسترجاعه |
| Büyünün kile geçmesi genelde yıllar sürer ama görünüşe göre çok daha hızlı ilerlemiş. | Open Subtitles | وعادة ما يستغرق سنوات من السحر إلى رشفة في الطين، ولكن هنا انها ... أسرع بكثير. |
| Bunu öğrenmek yıllar sürer. | Open Subtitles | تعلُّم ذلك يستغرق سنوات. |
| En yakın olanlarınkinin yolculuğu yıllar sürer. | Open Subtitles | لأقربها منا يستغرق سنوات |
| Bu izni alabilmek normalde yıllar sürer. | Open Subtitles | هذه العملية عادة تستغرق سنوات للحصول على الترخيص |
| - Davalar yıllar sürer. | Open Subtitles | -هذه القضايا تستغرق سنوات |
| - Bu yıllar sürer. | Open Subtitles | سنستأنف ذلك من الممكن ان يأخذ سنوات |
| Bunları evcilleştirmek yıllar sürer. | Open Subtitles | الامر سيستغرق سنوات عديدة لترويضهم |