Bence birilerini sevmek, onlarla birlikte yaşamaktan çok daha kolay. | Open Subtitles | أظن من السهل الوقوع في حب .شخص ما من العيش معهم |
Sürekli bir gerginlikle yaşamaktan çok yoruldum eğer birkaç ısırık kurabiye günü atlatmamı sağlayıp uyumama... | Open Subtitles | انا فقط متعبه من العيش في حالة قلق دائم اذا كان بعض البسكويت يصنع لي يومي ويساعدني على النوم |
Plajda yaşamaktan çok daha güvenlidirler. | Open Subtitles | و أكثر أمنا من العيش هنا على الشاطئ |
Tamamen yalnızdı kendini, kimsenin onu sevmediğine inandırmıştı yaşamaktan çok ölmeyi hak ediyordu. | Open Subtitles | لقدكانوحيداً... مقتنع بأنه لم يهتم به أحد ولا بأعماله لهذا إعتقد أنه يستحق الموت أكثر من الحياة |
Şey, Simmons muhtemelen daha akıllıdır, teknik olarak ama yaşamaktan çok ödev yapmayı sevdiğinden öyle. | Open Subtitles | حسناً، إن (سيمونز) أكثر ذكاءاً على الأرجح، من الناحية التقنية ولكن هذا لأنها تعشق الفروض المنزلية أكثر من الحياة ذاتها |
Gerçek hayat, sonsuza kadar mutlu yaşamaktan çok daha ilginçtir. | Open Subtitles | الواقع... أكثر إثارةً بكثيرٍ من العيش بسعادةٍ مدى الحياة |
Sen sadece yaşamaktan çok korkuyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط خائف جدًا من العيش |
Onsuz yaşamaktan çok yoruldum. | Open Subtitles | أنا متعبة من العيش بدونها |