| ama yıllar geçtikçe çok yakın arkadaş olduk. | TED | ولكن بعد سنين من رعايته، أصبحنا أصدقاء مقربين. | 
| yakın arkadaş olduğumuzu sanıyordum. | Open Subtitles | أعني, أعتقد بأننا كنا حقاً أصدقاء مقربين | 
| yakın arkadaş olduğumuza inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أننا نستطيع، أعتقد أننا اصبحنا أصدقاء مقربين | 
| Bu taramayı Zodiac uzmanlarıyla karşılaştırdım ve ortaokul gazetesinde Zodiac ile ilgili yazı yazan eski satranç dahisi iki yakın arkadaş buldum. | Open Subtitles | قمت بمقارنة البحث مع لائحة الخبراء بزودياك و نتج اعجوبتا شطرنج و اصدقاء مقربين سابقا اعتادا الكتابة عن زودياك | 
| - Onlar iki yakın arkadaş tamam mı? | Open Subtitles | يا صاح,انهما صديقان مقربان,حسناً؟ | 
| Siz ve prensesin çok yakın arkadaş olduğunuzu mu ima ediyorsunuz? | Open Subtitles | هل أنت صديقة مقربة من الأميرة ؟ | 
| Philippe ve Abdel yakın arkadaş olarak kaldılar. | Open Subtitles | فيليب و عبدول بقيا صديقين مقربين | 
| Siz ikiniz şimdi yakın arkadaş falan mısınız? | Open Subtitles | هل أنتما الاثنان أفضل أصدقاء الآن أو شيئاً ما؟ | 
| Arkadaş işte. Eski arkadaş, yakın arkadaş. | Open Subtitles | أصدقاء أصدقاء قدامى ، أصدقاء مقربون | 
| Bazı tanışıklıkları var ama yakın arkadaş değiller. | Open Subtitles | هناك البعض ممن يعرفون بعضهم ولكن ليسوا أصدقاء مقربين | 
| Şimdi de yakın arkadaş falan mı olduk? Polisler her 28 saatte bir zenci vuruyor. | Open Subtitles | ماذا،هل صرنا أصدقاء مقربين الآن أو شيء ما؟ يطلق الشرطيون النار على رجل أسود كل 28 ساعة. | 
| Henüz yakın arkadaş değiliz, paralel bir sınıfta. | Open Subtitles | لم نصبح أصدقاء مقربين بعد هي بالصف الموازي | 
| Martouf ve ben bu yüzden yakın arkadaş olduk. | Open Subtitles | مارتوف وأنا أصبحنا أصدقاء مقربين بسببه | 
| - Bulduk mu? yakın arkadaş olmanız, kararımı kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | الحقيقة أنكما أصدقاء مقربين ممايجعلإتخاذالقراراتأسهل . | 
| Bir keresinde partide Paul McCartney bana Yoko'yla ikisinin yakın arkadaş olduğuna dair yemin etmişti. | Open Subtitles | مره ما بحفلة , باول ماكرتي اقسم لي بانه ويوكو كانوا اصدقاء مقربين | 
| Hemen çok yakın arkadaş olduk. | Open Subtitles | بعدها اصبحنا اصدقاء مقربين | 
| Daha yakın arkadaş olmadığımıza şaşkınım Sean, o kadar ortak yanımız var ki. | Open Subtitles | أنا متفاجئ من أننا لسنا صديقان مقربان يا (شون) لدينا قواسم مشتركة كثيرة | 
| Siz ve prensesin çok yakın arkadaş olduğunuzu mu ima ediyorsunuz? | Open Subtitles | هل أنت صديقة مقربة من الأميرة ؟ | 
| Philippe ve Abdel yakın arkadaş olarak kaldılar. | Open Subtitles | فيليب و عبدول بقيا صديقين مقربين | 
| Ya da çok uzun bir süre beraber olup çok acı bir şekilde ayrılarak arkadaş dahi kalamayabilirdiniz ve biz de bu kadar yakın arkadaş olamazdık. | Open Subtitles | ـ أو لربما بقيتم سوياً لفترة طويلة... ولعانيتم من إنفصال مرُّ جداً ناهيك عن صداقتكما وبعدها ما كنا لنصبح أنا وأنتِ أفضل أصدقاء. | 
| Çok sık konuşmuşsunuz. yakın arkadaş mıydınız? | Open Subtitles | تتحدثون كثيراً , أصدقاء مقربون ؟ | 
| Sadece bir iki yakın arkadaş olacak. Senin de gelmeni çok isterim. | Open Subtitles | سيكون هناك عدد من الأصدقاء المقربين سأكون سعيدة جداً إن حضرت | 
| yakın arkadaş olma sinyali alıyorum! | Open Subtitles | علامة على صداقة مستقبلية! | 
| Sizin oldukça yakın arkadaş olduğunuzu ima etmek haksızlık olur mu? | Open Subtitles | ربما من الإنصاف يمكن القول بأنكما صديقين حميمين ؟ | 
| Sıradan bir vatandaş olduğum zaman umarım daha yakın arkadaş oluruz. | Open Subtitles | عندما أصبح مواطناً عادياً أتمنى أن نصبح أصدقاء أفضل |