| Ona ya yenilerini almasını ya da yalınayak gezmesini söyle. Umurumda değil. | Open Subtitles | قولي له أن يشتري خفين جديدين أو يمشي حافي القدمين, لا يهمني |
| İyi bir yahudi, sadece biri öldüğünde yalınayak dolaşır. | Open Subtitles | اليهودي الجيد فقط هو من يذهب حافي القدمين عندما يتوفى أحدهم. |
| Seni de evde gecelikle yalınayak dolaştırsalar, sen de titrersin. | Open Subtitles | أنتِ كذلك سترتعين إذا تجولتِ في المنزل بملابس النوم و بأقدام حافية. |
| yalınayak dolaşırken ölü arılara dikkat etmek lazım. | Open Subtitles | عليك الحذر من النحل الميتة إذا مشيتي حافية |
| Ama Roma ve Ortaçağ dönemlerinde yalınayak dolaşmak fakirliği temsil ederdi. | Open Subtitles | لكن عند الرومان و في العصور الوسطى المشي حافيا علامة للفقر |
| Scarlett, adamlarım şimdi yalınayak ve Virginia'da kar oldukça kalın. | Open Subtitles | إن رجالى الآن حفاة يا سكارليت والثلج كثيف في فيرجينيا |
| Başkan Sierra Leon'daki ilk yalınayak eğitim merkezini kurdu. | TED | فبنى لي أول مركز بيرفوت للتدريب في سيراليون |
| Bu kabuğu Toronto havaalanına yalınayak koşarken buldum. | Open Subtitles | انا وجدت هذه الصدفة بينما كنت اجري حافي القدمين في مطار تورنتو |
| Hayır, yapma. O yalınayak. Siz üçünüzde Sandalet var. | Open Subtitles | بحقك، أنهُ حافي القدمين أنت ترتديّ حذاء الصندل الثلاثيّ |
| Sekiz veya dokuz yaşımdayken arka verandada yalınayak geziniyordum. | Open Subtitles | عندما كنت في الثامنة او التاسعة من عمري كنت اسير حافي القدمين في الشرفة الخلفية |
| yalınayak bir yürüyüşçü değilmiş yani. | Open Subtitles | إذن الذي أمامنا ليس مُتنزه حافي القدمين. |
| Neden ben kavrulan kumlarda dolaşırken kardeşim Nil kıyılarında yalınayak oyun oynardı? | Open Subtitles | سائراً على الصحاري الملتهبه في حين كان أخي يلعب حافي القدمين على ضفاف النيل؟ |
| Buraya yalınayak geldiniz... ..Tıpkı efendimiz yüce İsa gibi. | Open Subtitles | وصلت حافي القدمين مثل ربنا يسوع المسيح |
| Onun düğününde yalınayak dans edeceğim. | Open Subtitles | ولا بد لي من الرقص حافية القدمين على زواجها ايام. |
| Hadi Maisie, bize yalınayak Günleri'ni söyle. | Open Subtitles | هي مازي, غني لنا اغنية ايام حافية القدمين تأكدي ان تتركي مكان خالي هناك تومي, اين الاطفال؟ اين الاطفال؟ تعالوا. |
| Belki biraz abartıyorum ama yalınayak dolaşma mevsimi geldi... ve dışarıda paslı bir dünya var. | Open Subtitles | لعلني أحتاط أكثر من اللازم ولكن موسم السير حافية على الأعتاب، والعالم مليء بالمسامير الصدئة. |
| Öfkeyle yalınayak üzerinde gezinip de bir tek üzüm bile ezemediğinde nasıl aşağılandığını bir hayal et. | Open Subtitles | لك أن تتخيل مقدار إذلالها عندما رقصت حافية القدمين ولم تقدر أن تسحق عنبة واحدة |
| Benim için cennet yalınayak sevişilen bir yer. | Open Subtitles | هي إنَها مكان حيث تمارسين الجنس حافية القدمين |
| Evlenmezsem, Porto Riko'da çocuklar yalınayak kalacakmış gibi! | Open Subtitles | إذا لم أتزوجها، فهناك فتى في بورتوريكو سيجري حافيا |
| Tarihi olarak kimilerine göre yalınayak dolaşmak göstermelik bir dindarlıkken, kimilerine göre-- | Open Subtitles | تاريخيا تقرير المشي حافيا كان يعتبر من طرف البعض مقدسا |
| Ataların Afrika'da tamtam çalıp yalınayak av peşinde koşarken... benim halkım dünyaya Michelangelo'yu kazandırıyordu. | Open Subtitles | ليونيل دعني اذكرك انه حينما كان اجدادك يضربون الطبول ويطاردون الحيوانات حفاة ..كان شعبنا يقدم للعالم مايكل آنحلو |
| "bir neslin yeniden yalınayak dolaşmasına neden olabilir." | Open Subtitles | ربما يدفع جيلاً كاملاً للعودة للسير حفاة" |
| Kolej okuma yazması olmayan 12 yalınayak mimar tarafından metrekaresi 16,5 dolara inşa edildi. | TED | بنيت من قبل 12 مهندس بيرفوت معماري والذين لا يستطيعون القراءة ولا الكتابة بنيت على 1.5$ للقدم المربع |
| Onu sabahın 2'sinde yalınayak soğuk sularda yürürken görmeden önceydi. | Open Subtitles | قبل أن أرها تمشي حافيه خلال النافوة المتجمدة في الساعه 2: 00 في الصباح |