| Finn sürekli dilini çıkarıp duruyordu ben de onun bir şeyler yaladığını düşünmeden edemedim. | Open Subtitles | و فين أبقى لسانه بالخارج و لم أستطع التوقف عن تصوره و هو يلعق الأشياء |
| Her gün taşaklarını yaladığını gördüğümden beri köpeğimi hiç bu kadar kıskanmamıştım. | Open Subtitles | لم أكن بهذه الغيرة من كلبي منذ أن رأيته يلعق خصيتيه |
| Bir köpeğin yüzümü yaladığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | كل ما أذكره هو.. كلب يلعق وجهي |
| Kulağına sokmadan önce,pamuklu çubukları yaladığını biliyorlar mı? | Open Subtitles | أيعلمون بأنك تلعق البقشيش قبل أن تلصقه في أذنك؟ |
| Bacağını karısının yaladığını düşünecek, ama aslında köpek yalıyor olacak. | Open Subtitles | سيعتقد أنّ زوجته هي التي تلعق ساقه لكنه سيكون الكلب شاهدا |
| - Az önce köpeğin kıçını yaladığını gördüm. | Open Subtitles | رأيت الكلب يلعق مؤخرته إنه لا يعلم |
| Ayrıca Ditka'nın bütün gün hayalarını yaladığını söylemem gerek. | Open Subtitles | يجب أن تعرف أن ديتكا) يلعق خصيتيه طوال اليوم) |
| Kutusunu yaladığını görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتك تلعق العلبة من قبل. |
| O sabah parmaklarındaki şekeri yaladığını gördüm ve tabii sen Brighton Beach'te yaşamıyorsun. | Open Subtitles | رأيتك تلعق السكر على أصابعك ذلك الصباح (ولا تعيش في (برايتون بيتش |