| Annen benden ayrıldığında, ben birkaç kez aradım... seni bir oyuna falan götürmek istedim, ama annen... senin, benim yanıma gelmeni istemedi. | Open Subtitles | عندما امك فصلتها معي انا اتصلت مرتين محاولا اخذك الى مباره اوشيء ما ولكنها لم تردني ولم ترد اي شيء يتعلق بي |
| Ama konuşacak olursam sonunda yanıma yerleşmeye karar verdiğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | فأنا أنا أعتقد إنها ستوافق لأنها بدأت في الإستقرار معي |
| Seni yanıma aldım çünkü kibirliydim, ...birinin bana hayran olmasını istedim. | Open Subtitles | لقد أخذتك معي لأنني كنت مغرورا لأنني أردت أن أكون محبوبا |
| Daha sonra yanıma gelip beğendiklerini ya da nefret ettiklerini söylüyorlar. | TED | ثم يأتون إليّ ويقولون أنهم يحبون ما أفعله أو يكرهونه كلياً |
| Eh, o zaman onu üç numaralı masaya, yani yanıma yerleştiriyorum. | Open Subtitles | حسناً، في هذه الحالة سنققله الى المنضدة رقم ثلاثة، بجواري مباشرةً |
| Sonra Arroyo bana bağırmaya başlıyor ve diğer adam yanıma sandalye çekiyor. | Open Subtitles | و الآن بدأ أورويو بالصراخ علي و هذا الشخص يضع كرسي بجانبي |
| Ben de sana elveda deyip gittim, Lucy'i de yanıma aldım. | Open Subtitles | لذلك أنا القبلات لك وداعا، و أخذت لوسي معي إلى البيت. |
| yanıma gelecek bir yol bulmalısın. - Dediğimi anlıyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تجد طريقة لتكون معي هل تفهم ما أقوله؟ |
| yanıma oturup bana sarıldı. O şekilde uzun bir süre durduk. | Open Subtitles | جلست معي على الأرض ، وبقينا على تلك الحالة، لفترة طويلة |
| Eğer aygıtı yanıma almazsam ve sende teknolojiyi korumayı kabul edersen. | Open Subtitles | ليس إذا أخذت الجهاز معي و أنت وافقت على حماية التكنولوجيا |
| Cenazesinde arkadaşları sürekli benim yanıma gelip onun hakkında hikâyeler anlatıyorlardı. | Open Subtitles | وفي جنازته ، استمرّ رفاقه بالتحدّث معي وإخباري عن مواقفه وقصصه |
| Ayrıca yanıma taşınmayı istemen için doğru bir zaman değil. | Open Subtitles | والآن ليس الوقت المناسب لتطلب مني السماح لك بالعيش معي |
| New York City metrosunda yanıma oturdu ve benimle sohbet etmeye başladı. | TED | جلس بجانبي في مترو مدينة نيويورك، وبدأ بالتحدث معي. |
| Konuşmalar yapmak için dünyanın dört bir yanına seyahat ettim ve tıpkı saatle çalışır gibi her etkinlik sonrası en az bir kişi yanıma yaklaşıyor ki tecrübelerini bana özel olarak anlatabilsin. | TED | سافرت عبر العالم ألقي خطابات، وبشكل متوقع، بعد كل خطاب يأتي إليّ أكثر من شخص ليشاركوا قصتهم معي على انفراد. |
| Fakat çok da emin gözükmüyordu ki, yanıma oturdu ve benimle birlikte bekledi. | TED | لكنه لم يبدوا واثقا جدا حيث أنه بقي لينتظرها معي |
| Gece yarısı yanıma gelip te ısınmak için bana sokulmaya kalkama | Open Subtitles | لا تأتي إليّ في منتصف الليل عندما تبحث عن شئ للتدفئة |
| - Başka kim eski dostlarım gibi yanıma davetsiz oturabilir? | Open Subtitles | من سيجلس بجواري بدون دعوة مثل صديق من الأيام القديمة؟ |
| Bu çantayı uçakta yanıma almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد حمل هذه الحقيبة معى فى الطائرة من فضلك |
| yanıma gel. Sana yakın olmak istiyorum. | Open Subtitles | تعالي وأجلسي بقربي يا صغيرتي هيّا، أريدكِ أن تكوني قريبة مني |
| "DA" yazın başında yanıma gelip, bana gökyüzünün düştüğünü söyledi. | Open Subtitles | يأتي المدعي العام لرؤيتي في بداية الصيف، ويخبرني أن السماء تسقط |
| Buraya gel, yanıma otur ve bana her şeyi anlat. | Open Subtitles | تعالى هنا واجلسى بجانبى و اخبرينى بما حدث |
| Büyük Cami'nin yanında otururken bir Mevlevi yanıma geldi. | Open Subtitles | ذات مرة كنت جالساً بجوار مسجد كبير ، فمر شيخ بجوارى |
| Ve ikinci şarkı da bitince hemen yanıma geldi, beni kollarına aldı ve beni ileri geri salladı. | TED | وفي اللحظة التي تنتهي فيها الأغنية يتحرك نحوي ويعانقني بين يديه ويهزني إلى الأمام والخلف |
| Demek istediğim, bir yerine dokundurmadı ya da bir şeyini yanıma getirmedi. | Open Subtitles | اعني، انه، لم يقم بإجباري على لمسه او وضع خاصته قربي |
| Galip gelen askerlerimize ve seni benim yanıma geri döndüren merhamet meleklerine içelim. | Open Subtitles | لمُنتصرينا الصليبيّين و لملائكة الرحمة التي أعادتكَ لجانبي |
| O vaazdan sonra yanıma gelen genç adamı hiç unutmuyorum. | TED | ولن أنسى أبداً الشاب الذي جاء إلي بعد إنتهاء الخطبة. |
| Ve hemen yanıma gelip "Benim için de bardağın var mı?" diye sorar. | Open Subtitles | واللعنة، إذا لم تأتي بالقرب مني وتقول هل احضرت كأس إضافي من أجلي؟ |
| Onları yanıma çeksem yeter, değil mi? | Open Subtitles | لذلك ، أنا أعني ، لو جعلتُهما في صفّي فستكون أوضاعي جيّدة ، صحيح ؟ |