| Tanımlamış olduğum iki dönüşüm, Yapısal ve iklimsel dönüşümler çok fazla bir araya gelirler. | TED | يمكنكم ملاحظة أن التحولين الذين وصفتهما، الهيكلي والمناخي، دائما مرتبطان. |
| Hayır yok. Dört hafta, günde 20 dakikalık ciddi ve dikkatli meditasyon, bir kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, beyinde Yapısal değişiklik için yeterli. | TED | أربعة أسابيع وبمعدل 20 دقيقة لليوم من الاهتمام والتأمل اليقظ تجلب التغًّير الهيكلي للدماغ مقارنة بمجموعة تحكم. |
| Artık Yapısal eşitsizliğe karşı beraberce sesimizi yükseltme ve de birlik olma zamanı. | TED | لقد حان الوقت لنا للنهوض والتكلّم جميعا بصوت عال حول عدم المساواة الهيكلية. |
| Görecek pek bir şey yok ama Yapısal olarak sağlam. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لنرى, ولكن يبدو سليما من الناحية الهيكلية. |
| Uçağın burnu yere doğru bakmaya başladığında negatif Gs'yi hissederseniz, yani uçağın Yapısal bütünlüğünün devasa baskısını. | Open Subtitles | عندما تندفع مقدمة الطائرة إلى الأسفل أنت تشعور بالجاذبية السلبية، و التي تضع ضغطاً هائلاً على سلامة هيكل الطائرة |
| Çarpışma sonucu alt seviyelerde oluşmuş Yapısal hasarlar bulduk. | Open Subtitles | وجدنا ضر في البنية من المحتمل نتيجة الصدمة |
| Steno, dil taşlarının, köpek balığı dişi olduğunu gördü. Tersi de geçerliydi. Her ikisi de aynı Yapısal gelişimi gösteriyordu. | TED | وقد رأى ستنو بأن حجارة اللسان كانت أسنان سمك القرش والعكس بالعكس، مع نفس علامات النمو الهيكلي. |
| Ama Yapısal bir değişiklikten bahsetmiyordum. | TED | ولكنني لم أكن أتحدث عن التغيير الهيكلي. |
| Tescilli algoritmalar tarafından yaratılan şeffaflık noksanlığı, makine öğrenimi anlaşılmazlığının Yapısal zorluğu ve hakkımızda toplanan tüm bu rastgele veri sorunlarıyla yüzleşmek ve bunların üstesinden gelmeye çalışmak zorundayız. | TED | يجب علينا أن نواجه ونحاول التعامل مع الفقر إلى الشفافية الذي تخلقه الخوارزميات الامتلاكية، والتحدي الهيكلي في غموض تعلم الآلة، كل هذه البيانات التي يتم جمعها عنا بشكل عشوائي. |
| - Tahminim meselenin telefonda bahsettiğiniz Yapısal sorun olmadığı yönünde. | Open Subtitles | أفترض أنه ليس كذلك. القضية الهيكلية التي ذكرتها على الهاتف. |
| Tüm bunlardan çıkarabileceğiniz korkutucu sonuç ise, Yapısal işsizlik için kaygı duymaktır. | TED | نتيجة واحدة مخيفة يمكنكم استخلاصها من هذا كله هي القلق من البطالة الهيكلية. |
| Yapılabilecek bu Yapısal dönüşümleri yapabilecek iken yönetmiyoruz. | TED | لسنا ندير هذه التحولات الهيكلية على أحسن ما نستطيع. |
| Geminin şu anki Yapısal bütünlüğü %83'te fakat devre dışı kalan bir sürü ikincil sistem bulunmakta. | Open Subtitles | سلامة هيكل المركبة حاليًا مازالمتحملاًبنسبة83بالمئة.. لكن لدينا الكثير من الأنظمة الثانوية المتوقفة. |
| Yapısal bütünlüğünü kaybedebilir. Uçacak mı? | Open Subtitles | إنها لم تكتمل بعد سيدي من الممكن أن تفقد سلامة البنية |
| Merkezinde aslında Yapısal düşünce vardır, bir sistem gibi: Varlıkları hem işlevsel, hem de deneysel olarak nasıl düzenleyebiliriz? | TED | يوجد في صميمها تفكير هيكلي مثل النظام: كيف يمكن أن نٌرتب الأمور بطريقة وظيفية وأخرى تجربية في نفس الوقت؟ |
| Kapaklardan kaçış yok, duvar anomalisi yok, Yapısal defekt yok. | Open Subtitles | لا يوجد قصور في الصمامات لا خلل في حركة الجدار، ولا شذوذات بنيوية |
| Nasılsa, normal hücreleri bariyerlere çeviren Yapısal değişiklikler aynı zamanda onları sıtmaya daha dayanıklı hale getirir. | TED | لكن، التغيّرات الهيكليّة ذاتها التي أدّت إلى تحوّل كريّات الدمّ الحمراء إلى حواجز جعلتها أيضًا أكثر مقاومةً للملاريا. |
| Sizi Cole Center'ın Yapısal problemleriyle ilgili konuşmak için aradı. | Open Subtitles | لقد اتصل بك بخصوص أخطاء هيكلية في مبنى كول المركزي |
| Yapısal anomali hem kalp krizine neden olur hem de beyne emboli atarak sinesteziye neden olur. | Open Subtitles | الشذوذات البنيوية تسبب توقف القلب كما ترمي بالجلطات إلى الدماغ مؤديةً لاضطراب الحس |
| Sanırım bu oldukça ilginç Yapısal bir soru. | TED | وأعتقد أن هذا سؤال بنائي مثير للاهتمام جدًا. |
| Bence donmuş gıdaların çözülmesi kese kağıdının Yapısal bütünlüğünü bozdu. | Open Subtitles | أعتقد أن تأثير تكثيف أطعمتك المجمدة أضعف الهيكل الدعامي لكيسك |
| EKO ve intra operatif olarak kapaklarda vejetasyon veya Yapısal bir anomali görülmedi. | Open Subtitles | فحص الصدى عبر المريء والاستشكاف الجراحيّ لم يظهرا نوابت على الصمامات ولا عيوب هيكليّة |
| Diet hapları mitral kapakçıkta Yapısal bozukluğa sebep olur.bu da taşikardiyi açıklar. | Open Subtitles | حبوب الحمية تسبب ضرراً بنيوياً في الصمام التاجي، وهذا قد يفسّر تسارع القلب |
| Tomografisi temizdi ve eko Yapısal anormallik göstermedi. | Open Subtitles | كانت الأمعاء نظيفة و لم يظهر فحص الصدى خلل بالبنية |
| Ama asıl çarpıcı olan, onların ortak yönleri yani bu modellerin Yapısal özellikleri ve eski güçten nasıl ayrıştıkları. | TED | لكن ما يدهش هو القواسم المشتركة، الخصائص البنائية لهذه النماذج الحديثة وكيف اختلفت عن القوة القديمة. |