| yapacak çok şey var o yüzden kollarımızı sıvayıp işe başlamalıyız. | Open Subtitles | هنالك الكثير لنفعله لا تكوني خائفة دعنا فقط ان نشمر عن سواعدنا وننجز هذه المهمة | 
| Sıkıcı olacak belki ama yapacak çok şey var. | Open Subtitles | إن كنت جريئة لدينا الكثير لنفعله | 
| İkincisi daha yapacak çok şey olduğu. | TED | الرسالة الثانية هي أنه لا زال هناك الكثير لفعله. | 
| yapacak çok şey var ve kafamın yerinde olup olmadığından emin değilim. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير للقيام به، لا أعرف ما إذا كان رأسي بداخلي أم لا | 
| Bebek sorunları baş göstermeden düğünü düzenlemek için yapacak çok şey var. | Open Subtitles | ثمّة الكثير لنقوم به لإتمام هذا الزفاف قبل ظهور علامات الحمل | 
| yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لدي الكثير لأفعله. | 
| yapacak çok şey var. Hadi gidelim. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنفعله هيا بنا | 
| Lily, sakin olmamız gerek. Panik yapacak bir şey yok. Doğrudur, yapacak çok şey var ama hazırlanmamız için de dokuz ayımız var. | Open Subtitles | (ليلي) ، ينبغي أن نهدأ ، لا حاجة للهلع، أمامنا الكثير لنفعله ، لكن لدينا 9 أشهر لنستعد | 
| yapacak çok şey var. | Open Subtitles | وهناك الكثير لنفعله! | 
| Burayı terk etmemizi isteyecektir yine de yapacak çok şey olur. | Open Subtitles | سيريد منّا أن نغادر هنا وما زال هناك الكثير لفعله | 
| Süvarileri görmekten oldukça mutlu olsam da burada size yapacak çok şey kalmadı. | Open Subtitles | بقدر ما أنا سعيدة لرؤية الفرسان، لكن في الحقيقة لم يبقَ لديكِ الكثير لفعله هنا. | 
| Nezaharette yapacak çok şey yok. | Open Subtitles | حسناً , لا يوجد الكثير لفعله بالمعتقل | 
| yapacak çok şey var. | Open Subtitles | نعم، حصلنا على الكثير للقيام به. | 
| Gidelim tatlım. yapacak çok şey var. | Open Subtitles | هيا , عزيزتي , هناك الكثير للقيام به | 
| Hem burada yapacak çok şey var. | Open Subtitles | و على اي حال هناك الكثير للقيام به هنا | 
| Hadi hareket edelim, yapacak çok şey var. | Open Subtitles | حسناً شباب، لنتحرك لدينا الكثير لنقوم به. | 
| Gelmeden önce yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنقوم به قبل وصوله | 
| yapacak çok şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير لنقوم به. | 
| Yılın bu zamanlarında yapacak çok şey yok... - Gölde mi? | Open Subtitles | إسمع، هذا الوقت من العام، ليس ملائم لفعل الكثير | 
| Hayır, ben bu öğleden sonra yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لا، لدي الكثير مما يجب عمله بعد ظهر هذا اليوم. |