| Rodney, beni dinle.Bunu yapmak zorundasın, bu bizim tek şansımız. | Open Subtitles | رودني, استمع إلي. يجب أن تفعل ذلك إنها فرصتنا الوحيدة |
| Mükemmel bir şekilde yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إنها تعطيهم أملٌ زائف، لذا يجب عليك القيام بها بكل اتقان |
| Bu yüzden yarına bir test yapmak zorundasın. | Open Subtitles | حتى انت كان يجب عليك ذلك لديك اختبار غداً |
| Bunu yapmak zorundasın ve nedenini soramazsın. | Open Subtitles | يجب أن تقوم بهذا و لا يمكنك أن تسأل عن السبب |
| Onun kalbini kazanmak için bir şeyler yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إذاً يجب عليك فعل شيء لتفوز بقلبها |
| Yapman gerekeni, yapmak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تفعلي ما يتوجب عليكِ فعله |
| Kesinlikle...ama önce bana bir iyilik yapmak zorundasın. | Open Subtitles | بصدق بالطبع، ولكن عليك أن تقوم بأداء خدمة صغيرة لي |
| Birileri hayatının kontrolünü ele almışsa onların dediklerini yapmak zorundasın. | Open Subtitles | عندما يتحكم احدهم فى كل جزء من حياتك و تشاك فيجب عليك ان تفعل ما يقول |
| Dinamit çalışıyor, ama bir sorun da yok değil bunu hâli hazırda kanı olan ve canı yanan birine yapmak zorundasın. | Open Subtitles | عملٌ رائع، لكن إليكِ الأمر.. سيتعيّن عليكِ فعل ذلك على شخص لا يزال لديه دم ويمكنه أن يشعر بالألم. |
| Bunu yapmak zorundasın. O senin kızın. Orada olmak istemiyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تفعل هذا إنها إبنتك ألا تريد أن تكون هناك؟ |
| Bu adam sana ne söylerse yapmak zorundasın. | Open Subtitles | اسمع يجب أن تفعل أى شىء يقوله لك هذا الرجل |
| Şimdi de sana ne kadar acı verse de korkunç bir şey yapmak zorundasın. | Open Subtitles | والان رغم ما يسببه من ألم يجب أن تفعل شيئا لايغتفر |
| Bayrağı her zaman dalgalandırmak istiyorsan bunu yapmak zorundasın. | Open Subtitles | يجب عليك القيام بذلك .إذا كنت تريد العلم يرفرف دائماً |
| Yap hadi, bunu yapmak zorundasın, Sarah. Bizi vur! - Kimse bizi vurmayacak. | Open Subtitles | عليك القيام بذلك, سارة اطلقي النار على كلانا |
| - Ona zarar verirse onu öldürürüm. - yapmak zorundasın. | Open Subtitles | سوف اقتله لو مسها بسوء يجب عليك ذلك |
| Paranın yerini öğrenmek istiyorsan, bunu zor yoldan yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إن كنت تريد أن تعرف أين هي النقود يجب أن تقوم بذلك بالطريقة الصعبة |
| Yemek istiyorsan, yani panzehiri, sana dediklerimi aynen yapmak zorundasın. | Open Subtitles | ...أذا أريد الأكـ الدواء، يجب عليك فعل ما أقول |
| - Bunu tek başıma yapamam. - yapmak zorundasın. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقوم بهذا بمفردي - يجب أن تفعلي - |
| Artık daha fazla ders yok. Gerisini kendi başına yapmak zorundasın. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون هناك دروس أخرى سيكون عليك أن تقوم بهذا لوحدك |
| Ayrıca sen hastasın ve bu konuda bir şeyler yapmak zorundasın. | Open Subtitles | و أنت مريض و عليك ان تفعل شيئا بخصوص ذلك |
| Spencer'ı unutmak istiyorsan, şuradaki adama çok kötü şeyler yapmak zorundasın. | Open Subtitles | سيتوجبٌ عليكِ فعل أشياء سيئة جداً، رفقة ذلك الرجل |
| Bence bu bizim başımızı belaya sokar. Bazen doğru nedenler için yanlış şeyler yapmak zorundasın ve sana verdiğim sözü tutamamaktansa sır saklamayı yeğlerim. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا ما سيوقعنا في مشاكل أحياناً يجب ان تفعل الشيء الخاطيء لسبب صائب |
| Bunu yapmak zorundasın. | Open Subtitles | يجب ان تفعلي ذلك. |
| Eğer hapisten uzak kalmak istiyorsan, bunu tek başına yapmak zorundasın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد دخول السجن عليك أن تصنع مخرجاً بنفسك |
| Ama bir noktada, seçim yapmak zorundasın. | Open Subtitles | ولكن في بعض الأمُور عليكِ القيام بالإختيَار. |
| Ama bir daha "cesaret" seçersen, yapmak zorundasın. | Open Subtitles | لكن اذا سحبتي الجرأه مرتين, سيكون عليكِ فعلها |
| Lanet olsun! Bunu yapmak zorundasın. | Open Subtitles | اللعنة عليك بفعل هذا |