| O zaman burada bayağı işin var. İç yaralanmalar olduğundan şüpheleniyorum. | Open Subtitles | حسنا، إذا لديك الكثير لتفعله هنا. أنا قلقة بشأن الإصابات الداخلية. |
| Oysa psikolojik yaralanmalar, bedensel yaralanmalardan daha sık başımıza gelir. Başarısızlık, reddedilme veya yalnızlık gibi yaralanmalar. | TED | ففي أغلب الأحيان، نعاني من الإصابات النفسية أكثر من الجسدية. إصابات مثل الفشل أو الرفض أو الوحدة. |
| Büyük bir travma var,iç yaralanmalar, ama onu öldüren bu değil. | Open Subtitles | هناك صدمة هائلة، إصابات داخلية، لكن ذلك لَيسَ الذي قَتلَه. |
| Bu neden kendini savunma sonucu yaralanmalar olmadığını açıklıyor ve Anubis'in Tok'ra üssünün savunmasını nasıl etkisiz hale getirdiğini. | Open Subtitles | هذا يفسر عدم وجود جروح دفاعية و كيف إستطاع أنوبيس أن يُسقط دفاعات قاعدة التوكرا |
| Yorgunluk ve yaralanmalar kontrolü ele almadan önce çılgın kral en büyük riskini almıştı. | Open Subtitles | من قبل ان تؤثر الجروح والتعب عليهم الملك المجنون يرمي أفضل ما لديه علينا |
| İsim, şüpheli yaralanmalar listesinde yok. | Open Subtitles | الاسم ليس مدرجا في قائمة الاصابات لدى الفريق الطبي كم عدد الاشخاص على متن القارب ؟ |
| Artık 10, 20 yıl öncesinden daha az ciddi yaralanmalar oluyor. | Open Subtitles | الآن هنالك اصابات أقل بكثير من 10 أو 20 سنة الماضية |
| Bunlar hastanede bakım gerektiren yaralanmalar. | TED | إن هذه الأنواع من الإصابات تحتاج إلى العناية بها في المستشفيات. |
| Hayvan ısırıklarına ve ilgili yaralanmalar durumunda tıbbi araçlar bulunduruyoruz. | Open Subtitles | نحتفظ بالإمدادات الطبية في حالة العضات الحيوانية أو الإصابات ذات العلاقة. |
| Bu tip yaralanmalar genelde kendi kendine iyileşir. | Open Subtitles | وهذه الإصابات تعالج نفسها في أغلب الأحيان |
| Yarışmacıların yarısından çoğu yorgunluk ve ciddi yaralanmalar sebebiyle yarışı bırakacaktır. | Open Subtitles | أغلب المتسابقون سوف يسقطون و ذلك بسسب التعب ـ ـ ـ أو الإصابات الخطيره |
| Günümüzdeki yaralanmalar genelde iskeletin uzantılarında görülüyor, yani el kemiklerinde, ayak kemiklerinde, omuzda, özellikle de köprücük kemiğinde. | Open Subtitles | الإصابات الآن ترتكز غالبا على مستوى أطراف الهيكل العظمي عضام اليد الرجل، الكتف |
| Şirkete dava açılmasına sebep olabilecek güvenlik meseleleri ya da yaralanmalar. | Open Subtitles | ما الذي تعنيه؟ حسنا، قضايا سلامة أو إصابات |
| Cinsel travma yok ancak savunma bereleri de dahil bazı ufak tefek yaralanmalar var. | Open Subtitles | ،لا إصابات جراء إعتداء جنسي لديها بعض الجروح الطفيفة وبعض الكدمات الدفاعية |
| Şiddetli travmaya bağlı yaralanmalar çam iğneleri, kabuk ve bitki özü izleri var. | Open Subtitles | إصابات بصدمةِ هائلة ذات قوى حادة، إبر صنوبرِ،اللحاء، وآثار عُصَارَة. |
| Yüzünde ve bacaklarında yaralanmalar var. | Open Subtitles | حسناً, إصابات متعددة في وجهها و في قدميها |
| Saldırgan solakmış ve tek tarafı keskin bir bıçak kullanmış, birçok yerinden ve kendini savunurken yaralanmalar olmuş. | Open Subtitles | القاتل أعسر ، استخدم سكين ذات شفرة واحدة جروح داخلية متعددة وصدمة عصبية |
| Yeşil anakondanın sebep olduğu büyük çaplı iç yaralanmalar var. | Open Subtitles | لدينا جروح داخلية هائلة سببتها اناكوندا خضراء. |
| Pelviste kırık olduğu açık ve tahminimce ağır iç yaralanmalar var. | Open Subtitles | , حوض مكسور يبدو ذلك , و لكنت أظن مجموعة ضخمة من الجروح الداخلية |
| Uzun süredir yaşadığı şüpheli yaralanmalar yüzünden. | Open Subtitles | الاحدث في سلسلة طويلة من الاصابات المشكوك فيها |
| Bunlar binicilikten dolayı oluşan yaralanmalar. | Open Subtitles | هذه اصابات ركوب الخيل لابد وانها كانت تتنافس |
| Tomografide rektumdan kolona kadar yırtık ve yaralanmalar görüldü. | Open Subtitles | الأشعة المقطعية تظهر العديد من الجروح تمزقات من المستقيم الى القولون |