| Bütün çiftliklerin hasta hayvanları yatıştırmak için bu ilaçları bulundurmaları gerekir. | Open Subtitles | كل الحظائر تحتوي على عقاقير لتهدئة وعلاج الحيوانات المرضى |
| Tabi düşünmeden, sinirlerimi yatıştırmak için bir sigara yaktım. | Open Subtitles | لذلك وبدون تفكير قمت بإشعال سيجارتي لتهدئة أعصابي .. |
| ..ama sinirlerimi yatıştırmak istedim, ve bunun yardımı olacağını düşündüm. | Open Subtitles | و أنا أيضاً ، ولكني ظننت أنه قد يساعد على تهدئة أعصابي |
| Pazar sabahı ondan mesaj aldım birkaç gün öfkesini yatıştırmak için oraya gideceğini söylüyordu. | Open Subtitles | أنا حصلت على النص من لها صباح اليوم الأحد، قائلا أنها كانت تسير هناك لبضعة أيام إلى تهدئة. |
| - yatıştırmak ne demek? | Open Subtitles | -ماذا تعني كلمة " يهدئ " ؟ |
| yatıştırmak, barıştırmak, yardımcı olmak. | Open Subtitles | تعني (يهدئ ، يسترضي، يريح)ـ |
| Bilirsin, her evde, mobilya every fur, every ring and every bank account ve hükümeti yatıştırmak için yeterli olmadı. | Open Subtitles | تعرف، كل منزل، كل قطعة أثاث، كل فراء، كل خاتم، وكل حساب بنكي كل هذا ولم يكن كافيًا لإرضاء الحكومة |
| Annen dindar bir kadın olduğu için, tanrıları yatıştırmak istemiş. | Open Subtitles | -لان امك كانت امراة متدينة وتريد استرضاء الالهة |
| Gerçek şu ki, senin korkularını yatıştırmak için çok fazla soruna katlandı. | Open Subtitles | والحقيقة، هي تذهب إليها الكثير من المشكلة لتهدئة مخاوفك. |
| Ateş açan adam gitmeden önce sinirlerini yatıştırmak için hızlıca bir bardak içmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما القاتل أخذ جرعة سريعة لتهدئة أعصابه قبل أن يذهب |
| Sakin olun, çocuklar. Sinirlerinizi yatıştırmak için birer sigara yakın. | Open Subtitles | اهدؤوا يا أولاد، دخنوا سيجارة لتهدئة أعصابكم |
| Bilirsin, sinirlerini yatıştırmak için. | Open Subtitles | ,ـ في الطريق إلى هنا تعلمين , لتهدئة الاعصاب . ـ حسنا |
| Tüm planım cep telefonuma odaklanıp sinirlerimi yatıştırmak için eski karnelerimi okumaktı. | Open Subtitles | خطتي بأكملها كانت التحديق بهاتفي الخلوي و اعادة قراءة بطاقات قديمة لتهدئة اعصابي |
| Karakterimin dışına çıkma riskine rağmen sinirlerinizi yatıştırmak için size çörek getirdim. | Open Subtitles | مع المخاطرة من الخروج من شخصية الإكتئاب، لقد إشتريت الدونات لتهدئة أعصاب الجميع المتوترة، |
| Bu durumu yatıştırmak zorundayız. | TED | أعتقد أنه علينا تهدئة الوضع. |
| Sizin de dediğiniz gibi, görevimiz isyanı yatıştırmak, | Open Subtitles | لأن واجبنا -كما تقول - تهدئة التمرد |
| Evet Kahlan, aşkının gücüyle insanların öfkelerini yatıştırmak istiyorum. | Open Subtitles | أجل, (كالين)،أنا أريد تهدئة غضب الرعية، بواسطة قوى حبُكِ... |
| - "yatıştırmak. " | Open Subtitles | - يهدئ " " |
| İflah olmaz bir narsisti pohpohlayarak yatıştırmak işe yaramaz bir taktiktir. | Open Subtitles | الاطراء والمدح لإرضاء نرجسية خبيثة، تكتيك تافة |
| Düşmanımızı yatıştırmak gibi yanlış bir görev edinerek bize insan kaybetmemize sebep oldu. | Open Subtitles | حماسه المضلل لإرضاء عدونا كلفنا أرواحًا، قوم تعرفهم |
| Tanrı insanları yatıştırmak için ne demişti? | Open Subtitles | ماذا قال الله عن استرضاء الجماهير (دون) ؟ |