| Bu safhada duygusal algıların kaybı artabilir ve katlanılamaz olabilir. Bu safhada kendini beğenmişlikte azalma ve umutsuzluk yaygındır. | Open Subtitles | في هذه المرحلة الاحساس بالخسارة العاطفية يزداد ولا يحتمل في هذا المرحلة قلة الشغور بتقدير الذات واليأس أمر شائع |
| Uluslararası öğrencilerimiz için akrabalarının veya bir vasinin yanında kalmak yaygındır. | Open Subtitles | الأمر شائع بالنسبة لطلابنا الدوليين أن يعيشوا مع قريب أو وصيّ |
| Çok çeyiz yapmaya ve birden fazla eve sahip olmaya gücü yeten, ayrıcalıklı bir sınıfta yaygındır. | TED | إنه شائع بين طبقة الأثرياء القادرين على دفع مهور عديدة وإمتلاك بيوت متعددة. |
| Eğer bulduğumuz dünyalar ortaksa belki hayat da yaygındır. | Open Subtitles | وإذا كانت الكواكب الشبيهة بالأرض شائعة فلربما تكون الحياة أيضًا موجودة على نطاق واسع |
| Günümüzde, plasebonun bu şekilde kullanımı etik olmadığı için daha az yaygındır. | TED | ليس من الشائع الآن استخدام العلاجات الوهمية بهذه الطريقة لمخاوف أخلاقية. |
| Örneğin, o nöbet geçiren çocuklara bu teşhisin konmasına karşıydı ama bugün biliyoruz ki epilepsi otizmde çok yaygındır. | TED | مثلا، كان يرفض تشخيص أطفال يعانون من نوبات صرع لكن الآن نعلم أن الصرع شائع عند المصابين بالتوحد. |
| aslında hücreleriniz üzerinde oldukça yaygındır da. | TED | في الواقع هو شائع إلى حد ما على سطح خلاياك. |
| Davranışı taklit, vahşi hayvanlarda da yaygındır. | TED | ولكن نسخ السلوك هو أيضا شائع في الحيوانات البرية. |
| Dayağa dikkat et. Bu bölgede çok yaygındır. | Open Subtitles | احذر من الضرب, إنه أمر شائع في هذه الأرجاء |
| İnsanları savaşta yem olarak kullanmak Goa'uld arasında yaygındır. | Open Subtitles | انه شائع بين الجواؤلد إستعمال البشر كعلف أثناء معركة. |
| Senin yaşadığın türden bir krizden sonra çok yaygındır. | Open Subtitles | إنه شائع عند يصبح عاطفي بعد الحصول على حادثة مثل التي كانت لديك |
| Sahillerimizde çok yaygındır. Ama soldaki örneği cinayet mahallinde buldum. | Open Subtitles | شائع جداً على الساحل لكن وجدت عينةً على اليسار من مسرح الجريمة |
| Birbirinizi dinlerken durdu. yaygındır. | Open Subtitles | . لقد توقفتما عن الإستماع لبعضكما ، هذا أمر شائع |
| Aşırı dozda eroin yaygındır ama kişinin bağımlı olması gerekir. | Open Subtitles | جرعة الهيروين الزائدة شيء شائع لكن هذا يتطلب سجلاً من الإستخدام المسبق |
| Fiziksel olarak suistimal edilen çocuklarda... baş yaralanmaları oldukça yaygındır. | Open Subtitles | شائعة جدا عند الأطفال الذين تساء معاملتهم جسديا |
| - Birkaç tane paslanmaz çelik diş kaplaması var. Amerika'da artık kullanılmıyor. Eski Sovyet bloğunda hâlâ yaygındır. | Open Subtitles | لمْ نعد نستخدمها بعد الآن في الولايات المتحدة، لكنّها لا تزال شائعة في الإتحاد السوفياتي السابق. |
| Fetişler bizim gibi cinselliği baskılayan toplumlarda yaygındır. | Open Subtitles | الشراهه المفرطة شائعة في جميع المجتمعات التي تكبت الجنس كمجتمعنا |
| Hemşire ve sosyal hizmetlilerin şehirden gelip yaşlı kadınlara yardımcı olması buralarda yaygındır. | Open Subtitles | من الشائع بين الممرضات والعاملات الاجتماعيات ان يأتوا من المدينة وان يساعدوا النساء العجزة |
| Bir etkinliği güzelleştirmek için modellerin tutulması yaygındır. | Open Subtitles | من الشائع للعارضات أن يتم إستأجرهنّ لمثل تلك الأحداث الجميلة. |
| Aldatma yaygındır; | Open Subtitles | الخيانة أكثر شيوعة |
| Nörofibromatozisli çocuklarda yaygındır. | Open Subtitles | يحدثُ ذلك للأطفال الّلذين . يُعانون من الورم الليفي العصبيّ |
| FDG yaygındır, çünkü hücrelerin glikoz tüketme hızı kanserin varlığına, bir enfeksiyonun yerine veya yavaşlayan beyin fonksiyonu demansa işaret edebilir. | TED | يُعدّ الغلوكوز المشعّ شائعًا لأنّ معدل استهلاك الخلايا للغلوكوز يمكن أن يشير إلى وجود السرطان أو مكان وجود تعفن أو تباطؤ وظائف الدماغ في الخرف. |
| Bildiğiniz gibi Opioid bağımlılarının haplara haftada binlerce dolar harcaması yaygındır. | Open Subtitles | كما تعلم , انه من المألوف بالنسبة للمتعافين من الإدمان أن ينفقوا آلاف الدولارات في الأسبوع على الحبوب. |
| Düşündüğünüzden daha da yaygındır. | Open Subtitles | - انه منتشر أكثر مما تتخيلين |