|                1945 yılında Batılı müttefikler, Sovyetlerle yazılı bir anlaşma yapmıştı.                | Open Subtitles |                 ،في 1945 وقّع الحلفاء الغربيون على اتفاق مكتوب مع السوفيت                | 
|                Tüm intihar vakalarında duvarda yazılı olanlar gibi şeyler yazılı.                | Open Subtitles |                 ' ومازال غموض هذا الانتحار ' مكتوب شيء وراء الجدار                | 
|                Eğer bu bir tür yazılı tarihse bir göz atmayı çok isterdim.                | Open Subtitles |                 لو كان هذا جزء من تاريخ مكتوب فسيسعدني أن ألقي نظرة عليه                | 
|                Bir küre içerisinde adlarımızın yazılı olduğu beyaz toplar falan mı var?                | Open Subtitles |                 أم إنّ أسمائنا مكتوبة على كراتٍ بيض صغيرة تدور في قفص ؟                | 
|                Bunu birbirimizle konuşarak, video aracılığıyla, yazılı sözcükle yapabiliriz.                 | TED |                 يمكننا أن نفعلها بالحديث لبعضنا البعض، يمكننا أن نفعلها عبر الفيديو، يمكننا أن نفعلها من خلال الكلمة المكتوبة.                 | 
|                Evet, Ohio'daki klinikten gelen evraklarda yazılı.                | Open Subtitles |                 لقد كان مكتوباً في الورق الذي قدم لنا من العيادة في أوهايو هل أخبرك أحد بذلك؟                | 
|                Eton ve babasının eski okulundan. yazılı bir şey yok.                | Open Subtitles |                 أتون ومن ثوم كلية والده القديمة , لاشيء في الكتابة                | 
|                Burada yazılı olan her şey oyuncuların söylemesi gereken şeyler mi?                | Open Subtitles |                 كل ما هو مكتوب هنا أليس من المفترض أن يقوله الممثلون؟                | 
|                yazılı istiyorum, eğer bu telefona birşey olursa sorumlusu ben..-                | Open Subtitles |                 أريد بخط مكتوب أنه ليس على عاتقي لو أن الهاتف                | 
|                "Baban sana tecavüz ettiği için üzgünüm" yazılı kartpostal falan yok mu ya?                | Open Subtitles |                 .. هل هُنالك بطاقة إعتذار مكتوب عليها : انا آسف لأن اباكِ يغتصبك؟                | 
|                Türümüzün evrim hikayesine sahipsiniz, bir kısmı cildinizde yazılı.                 | TED |                 لديكم تاريخ التطور لجنسنا البشري، جزء منه، مكتوب على بشرتكم.                 | 
|                Gri, bu büyüklükte, teknenin adı yazılı.                | Open Subtitles |                 إنها في صندوق رمادي بهذا الحجم مكتوب عليها اسم المركب                | 
|                Senin için hiçbir şey yazılı değilse, kendine kavim yazabilirsin.                | Open Subtitles |                 بما انك غير مقتنع بما هو مكتوب لك ان تكتب لنفسك عشيرة                | 
|                Kısmen, geleneksel optik karakter tanılama metodu basılı el yazmaları için kullanılabilir, ancak el yazılı metinlerde bu metod iyi sonuçlar vermemekte.                 | TED |                 في أسلوب التعرف البصري على الحروف التقليدية وخاصة التي يمكن استخدامها للمخطوطات المطبوعة، أنها لا تعمل جيدا في وثيقة مكتوبة بخط اليد.                 | 
|                Çünkü şimdiye kadar hiçbir dökümanda hiçbir kız kardeşimin ismini yazılı olarak görmemiştim.                 | TED |                 والسبب وراء ذلك هو أنني لم أر في حياتي كلها أسماءهن مكتوبة في وثيقة ما                 | 
|                Bu dönemden kalan neredeyse hiç yazılı kayıt yok, o yüzden tarihi doğru bir şekilde yeniden kurgulamak hiç kolay değil.                 | TED |                 لا تكاد توجد أي سجلات مكتوبة من ذلك الوقت، لذا من الصعب إعادة تشكيل تاريخٍ صحيح.                 | 
|                Bu yolculuğun kayıtları, daha çok sözlü ifadelere ve değişiklik gösteren yazılı kaynaklara dayanıyor. Bu yüzden kesin ayrıntı vermek güç.                 | TED |                 تكاليف تلك الرحلة قائمة على الشهادة الشفوية غالبًا وبعض السجلات المكتوبة المغايرة. لذا يصعب تحديد التفاصيل الدقيقة.                 | 
|                Bunun kabul edilebilir olduğunu, fakat Başkan'dan yazılı garanti istediğini söylüyor.                | Open Subtitles |                 يقول أن هذا مقبول ولكنه يريد هذا الضمانا مكتوباً وموقعاً من الرئيس                | 
|                yazılı olan gerçek tutkunu desteklemek için Instagram'a çalıştığını söyledin.                | Open Subtitles |                 أخبرتيهم أنك تعملين لصالح انستغرام لدعم موهبتكِ الحقيقيةوالتي هي الكتابة                | 
|                Bir bakıma, duygusal hayatlarımızın bir kaydı kalplerimizde yazılı.                 | TED |                 بشكل، بلغ حد أن تسجل حياتنا العاطفية كتابة على قلوبنا.                 | 
|                Sizin faturalarınızı yazılı izniniz olmadan kullanamam.                | Open Subtitles |                 لا يمكنني استخدام فواتيركم دون الحصول على إذن خطي منكم                | 
|                yazılı hiçbir şey yok. Rota yok, açılar yok, hiçbir şey yok.                | Open Subtitles |                 لاشىء مدون لا مسارات , لا إنحرافات , لا شىء                | 
|                Kitabın her sayfası için bir resim veriyor size. Bu kitabın her sayfası için bir yazılı resim.                 | TED |                 فهي تعطيك صورة لكل صفحة من الكتاب. وهي صورة بها نص لكل صفحة من الكتاب.                 | 
|                Generalim, Tabur komutanı böyle bir emri yazılı ve general tarafından..                | Open Subtitles |                 ضابط المدفعية لن يستطيع تنفيذ هذا الأمر إلا إذا كان مكتوبا                | 
|                Evlâtlık olarak alan ailenin, onu hiçbir sebep göstermeksizin karantinaya geri verdikleri yazılı.                | Open Subtitles |                 مذكور هنا أن والديها بالرعاية أعاداها إلى الحجر الصحى من دون إعطاء سبب                | 
|                Söyle, yazılı olarak bildirsin.                | Open Subtitles |                 ولا تنزعج حتى اسألها ان كنت استطيع الحصول على ذلك كتابياً                | 
|                Her koşulda, öteki müvekkiller gibi faturaları vermek için yazılı izninize ihtiyacım olacak.                | Open Subtitles |                 على أي حال أحتاج إذنكم الكتابي حتى يمكن أن أظهر فواتيركم كباقى العملاء                | 
|                Hatırlamam ki. Hepsi bir yerde yazılı duruyor.                | Open Subtitles |                 لا أذكر، كما أنّ الأمر كلّه مدوّن في مكان ما                | 
|                Sadece bir kaç şey duymuştum bunun hakkında... ve yazılı kaynak da çok az...                | Open Subtitles |                 لم اسمع إلا همسات عنه القليل جدا كُتب حول ذلك.                |