| En az 20 kişi yaralanmış, yedisi de hastaneye kaldırılmış. | Open Subtitles | ما لا يقل عن 20 جريح سبعة منهم في المستشفى |
| Bunlardan yedisi insanları enfekte edip hastalığa yol açabilir. | TED | تُصيب سبعة منها الإنسان ويمكن أن تُمرضه. |
| Köylülerden yedisi öldürüldü. Bunların ikisi asıldı. | Open Subtitles | تم قتل سبعة من القرويين وتم إعدام إثنين منهم |
| Ayrıntılı bir listeymiş gibi davranmayacağım ama bu yedisi, bence hepimizin içine düşebileceği alışkanlıklar. | TED | أنا لا أدعي بأن هذه القائمة كاملة ولكن بإعتقادي أن هذه الأخطاء السبعة كبيرة للغاية عادات بإمكاننا جميعا الوقوع فيها |
| İzleyici: yedisi. AB: yedisi -- bir Çarşamba günü olabilir mi? | TED | الجمهور: السابع. آرثر بينجامين: السابع – هل كان يوم الأربعاء؟ |
| Beş meslektaşım öldürülmüş, üçü ağır yaralanmış, yedisi rehin alınmıştı. | TED | فقد قُتل خمسة من زملائي، وأصيب ثلاثة باصابات بالغة. وسبعة أخذوا كرهائن. |
| Dünyamızın onda yedisi henüz keşfedilmemişken neden uzayı fethetmeye çalışırız? | Open Subtitles | لماذا نسعى لغزو الفضاء بينما سبعة أعشار عالمنا لم يكتشف بعد ؟ |
| "Yargıtay'daki 9 hakimin yedisi | Open Subtitles | سبعة من هذه قضاة هذه المحاكم العليا من أصل تسعة |
| İki masum izleyici öldürüldü Bir eyalet süvarisi,yedisi yaralandı. | Open Subtitles | متفرجين بريئين قتلا, واحد من شرطة الولاية سبعة جرحى |
| Her on insandan yedisi temel besin öğesi olarak deniz ürünlerini gösteriyor. | Open Subtitles | سبعون بالمائة من البشر، سبعة من بين عشرة أفراد يعتمدون على الأطعمة البحرية كمصدر رئيسي للبروتين |
| Ayrıca yedisi tehlike altında olan 47 farklı tür. | Open Subtitles | و 47 من الأنواع الأخرى سبعة من كل منها مهدد بالانقراض |
| Arkadaşlarından yedisi aynı yerde çalışıyor. | Open Subtitles | واكتشفت أن سبعة من أصدقائها يعملون فى نفس المكان |
| yedisi evli, iki tanesi birbiriyle yasak aşk yaşıyor. | Open Subtitles | سبعة متزوجون، واثنين يقيمان علاقة مع بعضهما |
| İkisi yurt dışında yaşıyor, yedisi beyaz değil dördünün izini bulamıyoruz ve pek çoğunun da suçsuz olduğu kanıtlandı. | Open Subtitles | اثنـان يعيشان خارج البلاد، سبعة ليسوا بيضا، أربعة لا يمكن تعقبهم، ومجموعة من الأعذار الصلبة. |
| yedisi bu dünyada ancak en yakındaki hangisi? | Open Subtitles | سبعة منهم ارتبطوا في هذا الكوكب، لكن أين أقربهم؟ |
| Hamile olduğum dokuz ayın yedisi dışında her gece parti yapardık. | Open Subtitles | أعني، سابقا سبعة من التسعة أشهر في الحمل، أعتدنا ان نحتفل كل ليلة. |
| Dokuz tanıktan yedisi caydı ve kalan ikisinden biri de bir şüpheli. | Open Subtitles | سبعة من أصل 9 شهود و واحدٌ من الاثنان المتبقيان هو مشتبه به |
| Güzel, yedisi de hazır ve nazır bekliyor. | Open Subtitles | جيد ،، السبعة بكاملهم موجودونَ ومعدودونَ |
| Belki bu yedisi birbirlerini aynı şekilde bulmuşlardır. | Open Subtitles | ربما هؤلاء السبعة وجدوا :بعضهم البعض بنفس الطريقة |
| - Yedi cücenin yedisi gibiyim. - Söylediğim bu değil Mia. | Open Subtitles | أنا الأقزام السبعة اللعينون - هذا ليس ما أقوله يا ميا - |
| yedisi sabahı, güvenlik alarmı devreye girdi. | Open Subtitles | لكن في الصباح الباكر من اليوم السابع إنطفأ النظام الأمني |
| O odaya girebilen sekiz kişi var ve yedisi ordudan. | Open Subtitles | ثمانية أشخاص لديهم تصريح دخول لهذه الحجرة وسبعة منهم من الجيش |
| Saat sabahın yedisi, hava hala aydınlık. | Open Subtitles | إنها السابعة مساءً ، ومع ذلك لازال الجو منير بالخارج |