| demek istiyorum. Diğer yandan, artık bu anları tamamen yeni bir şekilde deneyimliyorum. | TED | ومن ناحية أخرى، أنا الآن أعيش تلك اللحظات بطريقة جديدة للغاية. |
| Bu tür bir taşınabilir kimliğe sahip olmak fiziksel ve dijital dünyada yeni bir şekilde her türlü insani ticareti yapabileceğimiz anlamına gelir. | TED | الحصول على هذا النوع من الهوية المحمولة في العالم الملموس والعالم الرقمي يعني أنه بإمكاننا القيام بجميع أنواع التجارة الإنسانية بطريقة جديدة تمامًا. |
| Böylece dünyayı tümüyle yeni bir şekilde görmeye başladım, ve bu bende saplantıya dönüştü. | TED | لذا فقد بدأت أرى العالم بطريقة جديدة كلياً، وأصبحت مهووساً بهذا. |
| Normalde hayatımızı tepki vererek yaşıyoruz ama eğer değişik bir şey yapmak istersek, bilinmeze doğru adım atmamız gerekiyor. Gözlerini açtığında dünyayı yeni bir şekilde görebildi. | TED | أليس كذلك؟ نحن عادة نعيش حياتنا متجاوبين، ولكن إن أردنا قط القيام بشيء مختلف، علينا أن نخطو نحو الشك. عندما فتح عينيه، كان قادراً على رؤية العالم بطريقة جديدة. |
| Bu araç dünyaya sadece yeni bir şekilde bakmamızı sağlamıyor, ayrıca yapabileceklerimizi yeniden tanımlıyor ve kamerayla yapabileceklerimizin limitlerini zorluyor. | TED | هذه الاداة لم تسمح لنا بالنظر للعالم بطريقة جديدة أيضاً، نستطيع إعادة تحديد ما يمكننا عمله ودفع حدود ما يمكننا عمله بكاميراتنا. |
| Dünyayı yeni bir şekilde görebiliyordum. | Open Subtitles | أستطيع رؤيه العالم بطريقة جديدة |