| Kızın bilgisayarına gözleyici bir virüs yerleştirmiş. | Open Subtitles | لقد زرع فيروس مراقبة على القرص الصلب للفتاة |
| Birileri Michelle Dessler'ın arabasına bomba yerleştirmiş. | Open Subtitles | لقد زرع أحدهم قنبلة في سيارة ميشيل ديسلر |
| Birileri Michelle Dessler'ın arabasına bomba yerleştirmiş. | Open Subtitles | لقد زرع أحدهم قنبلة في سيارة ميشيل ديسلر |
| Borden tankı kapağın altına yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد ان بوردن وضعه تحت الباب الخفي بعد الخدعة الاولى |
| Birisi, Dr. Hoke'un evine bir çeşit gözetleme cihazı yerleştirmiş. | Open Subtitles | زرعت حتى شخص لمراقبة الجهاز في منزل الدكتور هوك ل. |
| Tramvaydaydık, kalabalıktı ve çantama bir not yerleştirmiş. | Open Subtitles | كنا في باص مزدحم، و قام بوضع ورقة في حقيبة يدي |
| Efendim, ofisinizden biri... üzerinize dinleme cihazı yerleştirmiş olabilir mi? | Open Subtitles | هل هناك أي احتمال يا سيدي أن يكون أحداً من مكتبك زرعها بك أنت |
| Bir sorum daha var: Kadın kanını bilerek mi oraya yerleştirmiş? | Open Subtitles | دعني أطرح عليك سؤالاً آخراً هل قامت بزرع هذا الدم؟ |
| Foster sinemanın kamera sistemine sızıp orada olduğunu gösteren görüntüler yerleştirmiş. | Open Subtitles | اخترق فوستر نظام مراقبة السينما ووضع لقطات له وهو يزور السينما |
| Bunun sorumlusu olan kişi uçağa bir çeşit cihaz yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | آياً يكن المسئول ، لابد أنه زرع جهاز من نوعٍ ما على الطائرة |
| Psimon doktorların ve hemşirelerin zihinlerine düşünce yerleştirmiş. | Open Subtitles | سايمون زرع أقتراحات عقلية في عقول أطبائه وممرضاته |
| İki bomba daha yerleştirmiş ama bürodaki eğitilmiş maymunlar bulamıyor. | Open Subtitles | زرع قنبلتان أخرتان ، لكن القرود المدربة من المنظمة لم تستطع إيجادهم |
| Hedefimiz programlanabilir akıllı kontrol cihazına sahte bir panel yerleştirmiş ve paneli orada asıl olması gereken altıncı panelin yanına yerleştirmiş. | Open Subtitles | مجرمنا زرع لوحة مزورة في جهاز التحكم المنطقي قابل للبرمجة و وضع اللوحة بجانب اللوحات الست |
| - Ses nereden geliyor peki? Güvenlik kameraları sadece görüntüyü kaydeder. - Biri mikrofon yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | كاميرات التصوير تصوّر صوراً، زرع أحدهم مكبّراً للصوت. |
| Gabriel'ın tüm hayatını Desmond'a yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد و أنه زرع حياة غابرييل كلها في ذهن ديزموند |
| Güvendiğim korumam arabama bomba yerleştirmiş. | Open Subtitles | حارسي خاص المؤتمن زرع قنبلة في سيارتي |
| İzleme cihazı. -Bu sabah yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | جهاز تعقب الأثر لابد أنه وضعه هذا الصباح |
| - Oğlunda. Ölümcül bir virüsü alıp oğlunun içine yerleştirmiş. | Open Subtitles | أَخذَ فيروس قاتل، وهو وضعه داخل إبنِه |
| Liber8, Betty onlara bilgi sağlıyor sanılsın diye sisteme bir truva atı yerleştirmiş. | Open Subtitles | حركة التحرير 8 زرعت فيروس حصان طروادة لكي تظهر أن بيتي كانت تمدهم بالمعلومات |
| Her şehri geldikleri gezegenlere uygun şekilde yerleştirmiş. | Open Subtitles | قام بوضع كل مدينة أخذها طبقاً للكوكب القادمة منه. |
| Haftalar öncesinden McPherson kulağının içine yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ماكفرسون زرعها في أذنك الداخلية قبل أسابيع |
| Baş tabip subayınız olarak özel bölümlerinize giriş iznini ele geçirmiş ve bombayı yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | بصفته رئيس الطاقم الطبيّ، فلا بدّ أنّه حصل على تصريح الدخول إلى غرفتك و قام بزرع القنبلة |
| Epps, Caroline'ın sol kulak kanalına bir kesik açıp Hillside Park denen bir çocuk parkından tur jetonu yerleştirmiş. | Open Subtitles | إيبز قام بعمل شق جراحي في قناة اذن كارولين اليسرى ووضع قطعة معدنية من سيارات الأطفال من مكان يسمى حديقة هيلسايد |
| Ana kapıya iki tane silahlı adam yerleştirmiş. | Open Subtitles | لقد وضع رجلان مسلحان على البوابة الرئيسية. |
| Kontrol ettik. Sizin kulağınıza benzer iki iskelet yapmış. Sonra bunları sizin sırtınıza yerleştirmiş. | Open Subtitles | "فقد صمَّم داعمتَين متطابقتَين تمامًا مع أذنيكِ ثم زرعهم بظهركِ." |
| - Eğer şişede patlayıcı varsa kurbanımız binmeden önce, birisi yerleştirmiş olmalı. | Open Subtitles | -لو أن المتفجر كان في القنينة ، لا بد أن أحداً قد دسها قبل فترة طويلة من ركوب الضحية على دراجته |