| Beraber yaşadık ama o bile bana gerçekten bağlanman için yeterli olmadı. | Open Subtitles | لقد كنّا نعيش معاً, و لكن ذلك لم يكن كافياً لتلزم بعلاقتنا |
| Sayın Bay Devlin elimden geleni yapmaya çalıştım ama yeterli olmadı Walter Strider'i bulamadım. | Open Subtitles | عزيزي السيد ديفلن فعلت أفضل ما عندي لكن لم يكن كافياً لم أجد لك الوالتر ستريدر |
| Bir sevgili elde edebilmek için çabaları yeterli olmadı. | Open Subtitles | جهوده الكبيرة لم تكن كافية للفوز بحبيبة. |
| Artı not görevleri laboratuar asistanlığı. Onun için hiçbiri yeterli olmadı. | Open Subtitles | واجبات لدرجات إضافيّة , مُساعدة في المُختبر , وهذا ليس كافياً بالنسبة لها |
| Bilirsin, her evde, mobilya every fur, every ring and every bank account ve hükümeti yatıştırmak için yeterli olmadı. | Open Subtitles | تعرف، كل منزل، كل قطعة أثاث، كل فراء، كل خاتم، وكل حساب بنكي كل هذا ولم يكن كافيًا لإرضاء الحكومة |
| Onun faturalarını ödedim ama bu bile yeterli olmadı. | Open Subtitles | للأسف يجب علي أن أدفع فواتيرها ولكن حتى هذا لا يكفي |
| Bu ayrılması için neden yeterli olmadı, bilmiyorum. | Open Subtitles | لماذا لم يكن هذا كافياً له ليرحل؟ لا أدرى. |
| Ama yeterli olmadı. Yüzlerce İranlı öğrenci elçiliği bastı. | Open Subtitles | لكنه لم يكن كافياً لقد اجتاح السفارة مئات من الإيرانيين |
| Ne yani, düğün yeterli olmadı mı? | Open Subtitles | حسناً ماذا, الزواج لم يكن كافياً لك ؟ |
| -Sizin için yeterli olmadı, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن كافياً ابداً لكي , أليس كذلك ؟ |
| Sanırım benimki yeterli olmadı. | Open Subtitles | من الواضح أن صدري لم يكن كافياً |
| Ama bu senin için yeterli olmadı, öyle değil mi? | Open Subtitles | و لكن هذا لم يكن كافياً لك، صحيح؟ |
| Ama oralara gitmek yeterli olmadı. | Open Subtitles | لكن زيارة المسارح مجددا لم تكن كافية |
| (Hawk) Bazı tehdit mektuplarının üzerine ekstra güvenlik önlemleri aldık, ancak, ah, bu önlemler yeterli olmadı. | Open Subtitles | "وصلتنا بعض رسائل التهديد واتخذنا احتياطات إضافية" "لكني أظنها لم تكن كافية" |
| Onlardan ders almaya çalıştım ama yeterli olmadı. | Open Subtitles | حاولت التعلم منها، ولكنها لم تكن كافية |
| İşi bırakıp evde onunla kalmam belki de yeterli olmadı. | Open Subtitles | تركت عملي لأتمكن من المكوث معها ربما ليس كافياً |
| Sonunda, sadece bir parça yeterli olmadı. | Open Subtitles | "في النهاية، كان الجزء منها ليس كافياً." |
| - Bak elimizden geleni yaptık ama yeterli olmadı. | Open Subtitles | - اسمعيني لقد بذلنا جهدنا، ولكنه ليس كافياً |
| Bana borçlu olunan tüm iltimasları kullanmam gerekti ama bu bile yeterli olmadı. | Open Subtitles | قُمت بعمل إتصالات موسعة بكل دائرة معارفي وما زال ما فعلته لم يكن كافيًا |
| Göllerin kralı ve kraliçesi olabilirdik ama bu onun için yeterli olmadı. | Open Subtitles | أعني,لقد كان من الممكن ان نكون ملوك البحيّرة ولكن هذا كله لم يكن كافيًا له |
| Sanırım bu yeterli olmadı. | Open Subtitles | حسنا,لكن هذا لا يكفي |
| yeterli olmadı, korkak dediler. | Open Subtitles | هذا لا يكفي, أنا جبان |
| yeterli olmadı, korkak dediler. | Open Subtitles | هذا لا يكفي, أنا جبان |
| Neden yeterli olmadı? | Open Subtitles | لماذا لم يكن هذا كافياً ؟ |