| Evet. Reaktör bölümünde yoğunlaşma oluştu. | Open Subtitles | كان هناك بخار باقي في مقصورة المفاعل |
| Reaktör kompartımanında fazladan yoğunlaşma vardı. | Open Subtitles | كان هناك بخار باقي في مقصورة المفاعل |
| Bu ter değil, yoğunlaşma. | Open Subtitles | هذا ليس عرق إنه تكاثف يتكاثف بخار الماء على الأسطح# #الأقل منه في درجة الحرارة |
| Bunun yoğunlaşma denen şey yüzünden olmadığı ortaya çıkıyor, ve bu, şunu açıklıyor. | TED | يبدو ان ذلك ليس بسبب شيء يسمى غشاء التكثيف, وهذا يعطي تفسيرا لذلك |
| Plan şu : volkanı modülün soğutma sistemine bağlayıp yoğunlaşma efekti sağlayacağız. | Open Subtitles | الخطة نعلّق البركان فوق إلى نظام تبريد الوحدة لخلق تأثير التكثيف. |
| Ellen, bardağımın dış tarafında yoğunlaşma var. | Open Subtitles | التكثيف إلين،هناكرطوبةخارجكأسي |
| Şu mafsal deliğinden bakarsan bir yoğunlaşma olduğunu görürsün. | Open Subtitles | إذا نظرتم الى حفرة حنفية هناك التكثيف. |
| yoğunlaşma herşeyin üstünü kaplıyor. | Open Subtitles | التكثيف يحسم الامر |
| Bu da yoğunlaşma. | Open Subtitles | هو التكثيف |