| O zaman bu yol üzerinde sürerseniz, topakları dışarı çıkarırsınız -- tam da burada gördüğümüz şey. | TED | و حينها عند القيادة على الطريق ستتلف المجاميع و هو ما شاهدناه هنا |
| Kritik yoğunluğun üzerindeki her ekstra araç yol üzerinde verilen bir noktanın içinden geçerek saniyedeki araba sayısını düşürür. | TED | عند تجاوز الكثافة الحديّة، تقلل أي مركبة إضافية عدد السيارات في الثانية الواحدة المارّة عبر فتحة مرور ما على الطريق. |
| yol üzerinde silah alabileceğimiz yerler de var mı? | Open Subtitles | هّل يوجد أماكن على الطريق حيث يمكننا الحصول على أسلحة, بنادق ؟ أي شيء |
| yol üzerinde, kuzey istikametinden güneye doğru uzanan elektrik direkleri var. | Open Subtitles | عند مفترق طرق من اعمدة الكهرباء تمتد من الشمال والجنوب |
| Ve tam buradaki kadın, Um Ahmad, Kuzey Ürdün'den bu yol üzerinde yaşayan kadın. | TED | وهذه المرأة هنا .. إم أحمد هي إمرأة تعيش على طريق النبي إبراهيم في شمال الاردن .. |
| yol üzerinde bazı koniler gördüm sanırım, adamım. | Open Subtitles | لقد رأيت بعض مظاهر الحياة في طريقنا إلى هنا |
| Liberty kasaba dışında, yol üzerinde her ne yapıyorsa o beni ilgilendirmez. | Open Subtitles | على الطريق الخارجي ليس من صلاحياتي Liberty ماعملة |
| yol üzerinde durmakiçin zaman sağlar. | Open Subtitles | يسمح لرجل يتوقف بسرعة على الطريق |
| Neyse, kaza yerine yaklaşıyorduk ki yol üzerinde küremsi bir nesne duruyordu. | Open Subtitles | على أى حال ...لقد كنا نقترب من الحطام ...وإذا بجسم كروى الشكل ...مُستلقى على الطريق السريع |
| Orada bekleyerek yol üzerinde bir yerde | Open Subtitles | إنتظر هناك في مكان ما على الطريق |
| Bir kez biz sisteminde olsun, biz gerçekten kim olduğunu bulmak için yol üzerinde olacak. | Open Subtitles | . سنكون على الطريق لمعرفة من تكون حقاً |
| Oswego yol üzerinde değil di, kar tanesi. | Open Subtitles | لم تكن "أوسويغو" على الطريق يا قطعة الثلج |
| Oswego yol üzerinde değil di, kar tanesi. | Open Subtitles | أوسويغو لم تكن على الطريق يا قطعة الثلج |
| Rachel sonrasındaki yol üzerinde bir olay olmuş diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أنه كان هناك ضجة على الطريق بعد "راشيل" |
| yol üzerinde devrilen bir elektrik direği var. | Open Subtitles | لدينا خط كهرباء سقط على الطريق |
| Doru, 23. yol üzerinde Huntsville'in hemen dışında. | Open Subtitles | هذا صحيح على الطريق 23 خارج هانتسفيل. |
| Eski satıcı, yol üzerinde vahşice saldırıya uğradı. | Open Subtitles | وبائع عجوزا كان بوحشية هجوم على الطريق. |
| yol üzerinde, kuzey istikametinden güneye doğru uzanan elektrik direkleri var. | Open Subtitles | عند مفترق طرق من اعمدة الكهرباء تمتد من الشمال والجنوب |
| Onunla dümdüz bir yol üzerinde yürüyordum... | Open Subtitles | كنت أسير معه على طريق مرصوف, مستقيم وجميل |
| Yani gerçekten, bu araştırmanın sonucu şudur ki eğer yolun üzerinden her dört yılda bir onarma makinemizle geçersek -- bu da gerçek yol üzerinde gitmek için yaptığımız büyük versiyonu -- eğer yolun üzerinden her dört yılda bir geçersek bu yolun yüzey ömrünü ikiye katlayabiliriz, ki elbette bu çok miktarda para tasarrufu yapar. | TED | فكانت النتيجة من هذا البحث كالآتي إذا عاودنا هذا الطريق كل 4 سنوات بآلة التحريض -- هذه نسخة كبيرة صنعناها لتستخدم على طريق حقيقي -- إذا عاودنا هذا الطريق كل 4 سنوات يمكننا أن نضاعف عمر سطح هذا الطريق مما سيوفر بالتأكيد الكثير من المال. |
| yol üzerinde bir motel görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت فندق صغير قبل، في طريقنا إلى هنا |