| Tabii, Eric, ama bu tür şeyler zaman alır. | Open Subtitles | أوه, نعم, بالطبع يا إريك, لكن أشياء كهذه تأخذ وقتاً, تعرف ذلك. |
| Söyledim sana. Kalite teslim ediyorum. Bu işler zaman alır. | Open Subtitles | . قلتُ لك ، أنا اُهتم بالجودة هذه الأشياء تستغرق وقتاً |
| Fakat bir kalbin ölmesi uzun zaman alır. | Open Subtitles | لكن الأمر يتطلب وقتاً طويلاً حتى يموت القلب. |
| Aşk, aynen diğer güzel ve doğru şeyler gibidir. Büyümesi, gelişmesi zaman alır. | Open Subtitles | الحب ، يجعل كل شيء جيد و صادق و يأخذ وقتاً حتي يتفتح و يزهر |
| Kültür yapmak zaman alır ve karaciğerinin fazla vakti yok. | Open Subtitles | نتائج الزرع تستغرق وقتا و كبده لم يتبقى فيه الكثير |
| Bu çok uzun zaman alır. Bununla direk içlerinden geçebilirim. | Open Subtitles | سيستغرق وقتاً طويلاً، بواسطة هذا أستطيع الوصول إليهم بسرعة |
| Bu biraz zaman alır ama bir arkadaşı kurtarmaya çalışıyorsanız buna değer. | Open Subtitles | يستغرق وقتاً طويلاً لكن عندما تكون تحاول انقاذ صديق عندها الوقت ينتظر |
| - Böyle bir yöntemle talepte bulunmak uzun zaman alır, Brendan. | Open Subtitles | عملية ضبط وإحضار المجرمين تأخذ وقتاً طويلا يا بريندن |
| Bak, burada misafirsin. Bu işler zaman alır. | Open Subtitles | انظر ، انت ضيف هنا هذة الاشياء تأخذ وقتاً |
| - Bir oyun zaman alır. Aktörleri bulmak, provalar. | Open Subtitles | المسرحية تستغرق وقتاً إعثر علي الممثلين والبروفات |
| Onu bilirsin. Hazırlanması zaman alır. | Open Subtitles | مازالت بالمنزل إنّها تستغرق وقتاً طويلاً كعادتها |
| Hayır, bu zaman alır. Bizden önce Ramus'a ulaşır. | Open Subtitles | لا ، هذا يتطلب وقتاً طويلاً سيكون هو قد إلى راموس بهذا الوقت |
| Birinin eşi yaralandığında ya da öldürüldüğünde mantıklı davranması zaman alır. | Open Subtitles | عندما يُقتل أو يُجرح شخص عزيز التفكير العقلاني يأخذ وقتاً |
| Sabırsız olman doğal ama bu işler zaman alır. | Open Subtitles | من الطبيعى عليك الاّ تكون صبورا ولكن, هذه الأمور تستغرق وقتا |
| Av partisi düzenlemek zaman alır. | Open Subtitles | اسمع، سيستغرق وقتاً بأن تنظم للصيد حسنا؟ |
| Sizleri birer birer sorgulamak çok zaman alır. | Open Subtitles | إستجواب واحد تلو آخر يستغرق وقتاً طويلاً |
| Aşkımızın meyvesi çocuğumuzun büyümesi çok daha fazla zaman alır. | Open Subtitles | إنه سيأخذ وقتاً طويلاً لتربية طفلنا الحبيب. |
| Başka neler gerçekten uzun zaman alır? | TED | ما الأشياء الأخرى التي تستغرق وقتًا طويلًا؟ |
| Her zaman yeni insanlara alışması zaman alır. | Open Subtitles | دائماً ما يأخذ وقتا حينما يقابل أناساً جُدد. |
| Bazen iyileşmek zaman alır. | Open Subtitles | في بعض الأحيان يستغرق وقتا طويلا للشفاء. |
| Yürüyen ya da uçan ne varsa seferber ettim... ama oraya gelmeleri zaman alır. | Open Subtitles | لايزال حيا إننا نفتش عنه في كل مكان ولكن هذا سيستغرق وقتا |
| Çocuğa dinleme cihazı takabilirim ama bu biraz zaman alır. | Open Subtitles | استطيع جعل الفتى يرتدي سلك تسجيل لكن ذلك سيأخذ وقت |
| Yüzlerce adım gerektirir, ve çok ama çok uzun zaman alır. | TED | إنها تتطلب مئات الخطوات, و تأخذ وقتا طويلا جدا. |
| Böylece uzun süre birlikte çalışan ekipler daha iyi hâle gelir, çünkü gerçek samimiyet ve açık sözlülük için gereken güvenin gelişmesi zaman alır. | TED | إذاً الفرق التي تعمل معاً لوقت أطول تتحسن، لأنها تأخذ وقت لتطوير الثقة التي تحتاجها للصراحة و الانفتاح الحقيقي. |