| Efendim, benim işim sizi zarardan korumak ve görüşünüzü net tutmak. | Open Subtitles | سيدتي، وظيفتي هي حمايتك من الأذى وأبقيك من الجهة العمياء واضحة |
| Hâlâ bu inançlarını diğerlerinde yol açabileceği kötülük ya da zarardan onları sorumlu tutarken, birilerinin inançlarına nasıl saygı gösteririz? | TED | كيف لنا أن نحترم المعتقدات الدينية لشخص ما بينما نحاسبهم على الأذى والضرر الذي تسببه هذه المعتقدات للآخرين؟ |
| Hâlâ onları zarardan korumamıza ve hasar bir kez oluştuğunda onu, geri çevirmek için yardımımıza ihtiyaçları var. | TED | لا تزال بحاجة لنا لحمايتها من الأذى ومساعدتهم لإنهاء الضرر بمجرد أن يحدث. |
| Size bu parayla verdiğimiz zarardan bahsetmeyeceğim. | TED | لن أذكر لكم مدى الضرر الذي أحدثه ذلك المال. |
| - kesinlikle zarardan uzaktadır. - Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | و بعيدة بما يكفي الأذي هل تظن هذا حقا؟ |
| Çoğu hükümet yasal danışmanların oynadığı rolün farkında değil ya da danışmanları görecekleri zarardan korumuyorlar. | TED | معظم الحكومات لا تعرف حتى دورهم، أو تحميهم من الأذى. |
| Tehlikeye ne kadar yakın olursak, zarardan o kadar uzak oluruz. | Open Subtitles | كلما أقتربنا من الخطر كلما أبتعدنا عن الأذى |
| Tehlikeye ne kadar yakın olursak, zarardan o kadar uzak oluruz. | Open Subtitles | كلما أقتربنا من الخطر كلما أبتعدنا عن الأذى |
| Babam onu özel öğretmenlerle evde eğitmeye karar verdi, zarardan uzaklaştırmak için. | Open Subtitles | لذا قرر أبي تعليمه في البيت لإبعاده عن الأذى |
| Onları zarardan korumak için elimden gelenin en iyisini yaptım, Papa Cenapları. | Open Subtitles | بذلت ما بوسعي لحمايتها من الأذى ، قدستكم |
| Benim. Dinle, yıllardır görevin beni zarardan korumak oldu. | Open Subtitles | عملك على مدار السنوات ،كان لحمايتي من الأذى |
| Tüm toplumumuzu da zarardan korur. | Open Subtitles | وإبقاء الجميع سالمين من الأذى في مجتمعنا. |
| Büyük bir zarardan kendini kurtar. | Open Subtitles | أنقذك من كل عالم الأذى |
| Vermiş olabileceği zarardan haberi bile yok. | Open Subtitles | ليس لديه فكرة عن الضرر الذي قد يكون تسبب به |
| Bütün bu geliş gidişlerin mahalleye verdiği zarardan memnun değilim. | Open Subtitles | لا أحب هذه الصراعات أنها تسبب الضرر للضاحية هنا |
| O küçük kıza verdiğin zarardan da öte bir şey bu. | Open Subtitles | وما الضرر الذي فعلته لتلك الفتاة الصغيرة |
| Benim yüzümden verdiğin onca zarardan sonra... ben hazırım. | Open Subtitles | بعد كلّ الضرر الذي أوقعته بسببي أنا مستعدّة |
| Yangınla meydana gelen zarardan yola çıkarak varsayıma gidersek olayların daha da azacağını söyleyebiliriz. | Open Subtitles | و إن استنتجنا أيّ شيءٍ من الضرر الناجمِعنذلكالحريقفيالشقّة... فهو أنّ هذه الأمور ستزدادُ سوءاً |
| - kesinlikle zarardan uzaktadır. - Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | و بعيدة بما يكفي الأذي هل تظن هذا حقا؟ |