| Yatağımın yanında kuma gömülü bir kola cevizi ile uyumak zorundaydım ve 7 cüzzamlı için 7 madeni para gibi şeyler... | TED | ولكن اضطررت الى النوم مع عروق الجوز بجانب سريري, مدفونا في الرمل, ومنح سبع قطع نقدية لسبعة مرضى بالجذام وهلم جرا. |
| Eşyalarımı arabaya yükledim ve yola çıktım. Şehirden uzaklaşmak zorundaydım. - Neden peki? | Open Subtitles | أنا فقط ألقيت بأشيائي في السيارة ، و أقلعت اضطررت للخروج من المدينة |
| Bir ödül kazandığımda bu oldukça çılgın dileği sunmak zorundaydım. | TED | عندما فزت بالجائزة، كان علي تقديم هذه الرغبة المجنونة تمامًا. |
| Güvenli ve tekrar edilebilir bir sıralama bulursam ezberlemek zorundaydım. | TED | حين وجدت تسلسلات بدت آمنة وقابلة للتكرار، كان عليّ حفظها. |
| Doğru şeyi yapmakla başarılı olmak arasında seçim yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أختار بين فعل الشئ الصحيح وأن أنجح |
| Ama her ikimizin de kariyeri mahvolmasın diye bunu gizlemek zorundaydım. | Open Subtitles | لكن كان يجب أن أظل واعياً للأمر لمنعه من تدمير وظيفتينا. |
| İngilizce Güney Kore'de çok önemliydi ve bu yüzden 3. dilimi öğrenmek zorundaydım. | TED | كانت اللغة الإنجليزية مهمة جداً في كوريا الجنوبية لذا إضطررت لأن أبدأ تعلم لغتي الثالثة |
| Beni öldürme. Yaşamak için anılarınızın bir bölümü olmak zorundaydım. | Open Subtitles | لا تقتلني ، اضطررت لأكون جزءاً من ذكرياتكم حتى أعيش |
| Başka kimse zarar görmesin diye durdurmak zorundaydım, kontrol altına alabilmek için. | Open Subtitles | اضطررت للتوقف قبل يصب أي شخص آخر، للحصول على انها تحت السيطرة. |
| Çantanızdaki makasla törpüyü almak zorundaydım. | Open Subtitles | اضطررت أن أخذ مبرد الأظافر والمقص من حقيبتك |
| Dinsmoor'un çok nadir ortaya çıkardı.. ....ama ben Estella'yı görmek zorundaydım | Open Subtitles | دينزمور لم تكن على طبيعتها لكن كان علي أن أرى إستيلا |
| Yüksek sesle konuşmak zorundaydım çünkü film de yüksek sesliydi! | Open Subtitles | كان علي التحدث بصوت عال لأن صوت الفلم كان عاليا |
| En çekici adam geldi, ve bütün gün onu giydirmek zorundaydım! | Open Subtitles | الرجل الأكثر محبوبية جاء وأنا كان علي أن ألبسه طول النهار |
| Ama kendi yoluna gitmek istemiştim ve bende buna izin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | لكن عليك أن تكمل طريقك، و كان عليّ أن أدعك تترك المنزل |
| Ve ben yalnız başımaydım, devam etmek zorundaydım ve bunu yaptım. | Open Subtitles | , و أنا هي الوحيدة الباقية لذا عليّ أن أتخذ القرارات |
| Teşekkürler. Bir kez daha, lise denilen yerde hayalet olarak dolaşmak zorundaydım. | Open Subtitles | شكراً مرة أخرى , عليّ أن أمشي كالشبح على أرض المدرسة الثانوية |
| Pekâlâ, kendimce sanki evliymişiz gibi rol yapıyordum, sonra otel çalışanları senin beni aldattığını sandılar, rolümü sürdürmek zorundaydım. | Open Subtitles | حسناً، ربما كنت أتظاهر بأننا متزوجان و عندما ظن الموظفون بأنك تخونني كان يجب أن أتصرف لأحافظ على كرامتي |
| Ve hayayolları için çalışan insanların işlerini korumak için, ve de müzik şirketi için çalışan insanların işlerini korumak için, Aile mücevherini satmak zorundaydım ki havayollarını koruyayım. | TED | و من أجل أن أحافظ على وظائف الناس التى تعمل فى شركة الطيران, و أيضا حماية الوظائف فى شركة التسجيلات, إضطررت لبيع جواهر أسرتى لإنقاذ شركة الطيران. |
| Buraya nasıl geldiğiyle ilgili gerçeği söyleyemeyeceğine göre, doğaçlama yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | ونظراً لعدم إمكانيته كشف حقيقة كيفية مجيئه إلى هنا، اضطررتُ للارتجال |
| Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım. | TED | أنا مضطرة لاستخدام هذه الشريحة. إنها فقط النظرة على وجه الكلب. |
| Çalışmak ve para kazanmak zorundaydım. O da hepsini aldı. | Open Subtitles | أضطررت الى الذهاب للعمل أضطررت الى جنى المال, وهى أخذته كله |
| Eve dönüş bileti için evlilik yüzüğümü rehin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي ان أرهن حلقة زفافي للحصول علي تذكره المنزل |
| Yepyeni bir hizmet modeli geliştirmek zorundaydım. | TED | واضطررت إلى التفكير خارج الصندوق في نموذج آخر من الرعاية. |
| McManus Em City'de yaşadığım zamanlarda senin sofu saçmalıklarını dinlemek zorundaydım. | Open Subtitles | عِندما عِشتُ في مدينة الزُمُرُد لكني لستُ مضطراً إلى ذلكَ الآن |
| Maalesef, tıraş bıçağının jiletini almak zorundaydım. | Open Subtitles | كان يجب عليّ آخذ الشفرة من ماكينة الحلاقة |
| Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. | Open Subtitles | هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء |
| Yaşadığım sürece saklamak zorundaydım. Bir gün kapıdan dışarı çıkamaz oldum. | Open Subtitles | كنت مضطر للعيش في الخفاء لا يمكنني الظهور في ضوء النهار |