| aileleri onları koruyamamış olsa da orada çocuklar olur belki. | Open Subtitles | ربّما نجد أطفالًا هناك حتّى لو لمْ يصُن آباؤهم سلامتهم |
| aileleri bize güveniyor ve onlara daha iyi bir hayat vermek için her şeyi yaparlar. | TED | آباؤهم يثقون بنا وسيفعلون أي شيء ليوفروا لهم حياةً أفضل |
| Klavyelerini kırıyorlar ve gerçekten kendilerinden nefret ediyorlardı. aileleri bir şey yapamıyordu. | TED | ويقومن بكسر لوحات المفاتيح الخاصة بهم، ويكرهون أنفسهم حرفيًا، ويشعر آباؤهم بالعجز عن فعل أي شيء. |
| Babaları ise semillas genéticas yani şişelerdeki özel tohumlar. | Open Subtitles | آباؤهم هم بذور جينية بذور خاصة في عبوات |
| Babaları rezil heriflerdi. | Open Subtitles | كان آباؤهم حمقى |
| Bazen Ebeveynleri onları reddediyor, ya da kardeşleri, kendi çocukları ve hatta boşandıkları eşleri çocuklarını görmelerini yasaklıyor. | TED | يرفضهم آباؤهم في بعض الأحيان أشقاؤهم و أطفالهم ومن ثم شريكهم الذي انفصل عنهم سيحرمهم من رؤية أطفالهم |
| Çok açlar. aileleri onları beslemeyeli günler oldu. | Open Subtitles | إنهم جوعى، مرّت أيام منذ أن أطعمهم آباؤهم آخر مرّة |
| aileleri evlenmeden önce bir araya gelmemiş kızlar mı? | Open Subtitles | فتيات لم يلتقي آباؤهم في اجتماعات العائلة؟ |
| Çünkü aileleri mezbahada kesiliyorlardı. | Open Subtitles | في الوقت الذي يُذبح فيه آباؤهم |
| Tyreese'in sizi koruduğu gibi aileleri de onları korumuşsa olur tabii. | Open Subtitles | إن حافظ آباؤهم على سلامتهم مثلما حافظ (تايريس) على سلامتكم جميعًا |
| Tim, ben senin yaşındayken çocuklar, aileleri bardayken duşta haylazlık ederlerdi. | Open Subtitles | "تيم"، عندما كنتُ في سنّك كان الأولاد يعبثون في حمامات نادي اليخوت بينما كان آباؤهم في الحانات. |
| Çünkü aileleri hayatlarını çok kolaylaştırmışlar. | Open Subtitles | لإن آباؤهم قد جعلوا حياتهم سهلة للغاية |
| aileleri buraya gelip diyebilirler: "Benim çocuklarımda Dikkat Eksikliği olamaz, çünkü video oyunlarına çok iyi odaklanıyorlar. Fakat okulda gerçekten kötüler." | TED | سيأتي آباؤهم ويقولون، "لا يمكن أن يعاني أطفالي من هذا الاضطراب، لأن قدرتهم خارقة بالتركيز على ألعاب الفيديو، لكنهم في المدرسة سيئون جداً." |
| Babaları, tüplerdeki spermlerdi. | Open Subtitles | آباؤهم هم بذور جينية |
| Babaları. | Open Subtitles | آباؤهم. |
| Ebeveynleri bunu başardı ve ölüm dışında hiçbir şey aynı yolculuğu tekrarlamalarına engel olamaz. | Open Subtitles | نجح آباؤهم بالوصول هنا، ولا يوجد غير الموت ما يمنعهم من تكرار تلك الرّحلة |
| Ebeveynleri geri dönmemiştir çünkü. | Open Subtitles | لا يعود آباؤهم |